bakar

listen to the pronunciation of bakar
Türkçe - İngilizce
looks

The younger generation looks at things differently. - Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar.

I think everyone looks back on their childhood with some regret. - Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.

bakar s
looks s
Bakar mısın ?
(ız) a) Excuse me b) (lokantada) Waiter! c) (hamala) Porter!
bak
check it out
bak
look at

Every time I look at this picture, I think of my father. - Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.

Meg didn't even look at me. - Meg bile bana bakmadı.

bak
(Bilgisayar) lookup
bak
(Bilgisayar) look in

Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person. - Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.

By the look in his eye I could tell that he was speaking tongue in cheek. - Onun gözündeki bakışına göre onun şaka yollu konuştuğunu söyleyebilirdim.

bak
look after

You should look after the children from time to time. - Zaman zaman çocuklara bakmalısın.

Lucy's mother told her to look after her younger sister. - Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.

bak
{f} regarding
bak
{f} look

Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time. - Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.

He looked at me and smiled. - O bana baktı ve gülümsedi.

bak
{f} face

Seen at a distance, the rock looked like a human face. - Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

She looked her child in the face. - O, karşısındaki çocuğuna baktı.

bak
have one's wits about one
bak
(abbr. for bakınız) see; cf. (compare)
bak
vide

Let me have a look at your video camera. - Video kamerana bir bakayım.

bak
behold
bak
or else
bak
{k} Till when
bak
{ü} lo
bak
{k} women's lib
bak
{k} Until when? till when
bak
{k} no way
biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar
(Atasözü) All conflicts can be traced back to a quarrel between the haves and the have-nots
deve nalbanda bakar gibi
(Konuşma Dili) with a look of blank astonishment
dost başa, düşman ayağa bakar
(Atasözü) People who don't know you judge you by your appearance
kedi ciğere bakar gibi bakmak
to gaze at covetously
öküz boyunduruğa bakar gibi
(looking at someone or something) with hate in one's eyes, hatefully
öküz trene bakar gibi bakmak
to gawk (at sb/sth), to gape
İngilizce - İngilizce

bakar teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

BAK
Basic Aeronautical Knowledge, an initial theory course for trainee pilots
BAK
extension of a backup file (Computers)
bak
Arresting Cable Prefix (e g , BAK-9)
bak
Backup ( bak) - Older version of a batch-file, by using this files you can restore the previous version of such a file if you want that for some reason
bak
Back at KB, when you return
bak
A suffix for filenames indicating a backed-up file You can usually delete bak files, provided you make sure that you have the most recent version and will not be needing the backup at any stage
bak
Backup file
bak
Back At Keyboard
bak
a threatening predator, however, Kilrathi do not eat other predators, as they believe them to have an extremely foul taste
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) (C.: Bukur-Bikar) Öküz. Dana. Sığır.(Bakr, yarmak demek olduğundan, bu hayvan dahi toprağı sürüp yarmak için kullanılması itibariyle bu isim verilmiştir. E.T
(Osmanlı Dönemi) öküz, dana, sığır
Öküz, sığır
Sığır, öküz anlamında sözcük
Sığır, inek
bakar kör
Çok dikkatsiz (kimse)
bakar kör
Gözleri sağlam göründüğü hâlde göremeyen
BÂK
(Osmanlı Dönemi) f. Korku, havf, çekinme, sakınma
İngilizce - Türkçe

bakar teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

Bak
Bey, Türkçede erkeklerin kullandığı sanlardan birisidir. Diğerleri efendi, ağa, efe, çelebi, ağabey, amca, dayıdır. Eski Türkçedeki biçimi beğ idi