He is the minister responsible for the environment.
- O, çevreden sorumlu bakandır.
The talented finance minister's ingenuity has helped his bankrupt nation to get out of the red.
- Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
Tom knows the Secretary of State.
- Tom, dışişleri bakanı'nı bilir.
The Secretary of State said he planned to resign.
- Dışişleri Bakanı istifa etmeyi planladığını söyledi.