I recognized Mr Jones at first glance.
- İlk bakışta Bay Jones'u tanıdım.
Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
- Şimdi, ilk bakışta cümleyi yanlış anladığımı görüyorum.
Look at this Japanese car.
- Bu Japon arabasına bak.
Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Look in the mirror, pal.
- Aynaya bir bak dostum.
Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.
- Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.
She asked me to look after her baby in her absence.
- Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.
I'll look after the children while you go shopping.
- Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.
He looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
She looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
She looked her child in the face.
- O, karşısındaki çocuğuna baktı.
I'll never be able to look him in the face again.
- Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
I saw at a glance that he was an ordinary man.
- Onun sıradan bir adam olduğunu bir bakışta anladım.
I knew at a glance that he was an honest man.
- Onun dürüst bir adam olduğunu bir bakışta bildim.
We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.
At first sight, he seemed kind and gentle.
- İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu.