Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
- Şimdi görüyorum ki, ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.
Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.
- Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.
As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
- Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
Meg didn't even look at me.
- Meg bile bana bakmadı.
Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.
- Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.
Look into that, would you?
- Onun içine bak, ne dersin?
Would you please look after my dog tomorrow?
- Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
You should look after the children from time to time.
- Zaman zaman çocuklara bakmalısın.
She looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
She has an absent look on her face.
- Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
He saw at a glance that his daughter had been crying.
- O, kızının ağladığını bir bakışta gördü.
Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.
- Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
The problem is not as simple as it might seem at first sight.
- Sorun ilk bakışta göründüğü gibi kadar basit değildir.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.