bahanesiyle

listen to the pronunciation of bahanesiyle
Türkçe - İngilizce
under the pretext of, under the guise of
on the plea of
under color of
under/on the pretext of
on the ground that
under cover of
under the pretext of
(Fiili Deyim ) under colour of
on the pretext of
bahane
{i} pretext

The Japanese fishing fleet catches more than 1000 whales per year on the pretext of scientific research. - Japon balıkçılık filosu bilimsel araştırma bahanesiyle yılda 1000'den fazla balina yakalar.

He came to my house on the pretext of seeing me. - O, beni görme bahanesiyle evime geldi.

bahane
excuse

How did you come up with such a good excuse? - Böyle iyi bir bahaneyi nasıl buldunuz?

There is no excuse for your actions. - Yaptıklarının hiçbir bahanesi yoktur.

bahane
cloak
bahane
excuse, pretext, subterfuge, put-off
bahane
{i} blind
bahane
{i} rise
bahane
(Kanun) colour
bahane
put-off
bahane
out

You're out of excuses. - Başka bahanen kalmadı.

bahane
cop-out
bahane
pretex

He came to my house on the pretext of seeing me. - O, beni görme bahanesiyle evime geldi.

He did not come on the pretext of sickness. - O, hastalık bahanesiyle gelmedi.

bahane
subterfuge
bahane
shift
bahane
stall
bahane
veil
bahane
{i} plea

He was deaf to my pleas. - Benim bahanelerimi duymazdan geliyordu.

bahane
peg
bahane
cavil
bahane
evasion
bahane
guise
bahane
pretence
bahane
cop out
bahane
cover
bahane
putoff
bahane
salvo
bahane
stalking-horse
bahane
allegation
bahane
stalking horse
bahane
grounds
bahane
{i} rationalization
Türkçe - Türkçe

bahanesiyle teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

BAHANE
(Osmanlı Dönemi) Garaz
BAHANE
(Osmanlı Dönemi) f. Vesile. Sebeb
BAHANE
(Osmanlı Dönemi) Yalandan özür
BAHANE
(Osmanlı Dönemi) Kusur. Noksan
Bahane
mahna
Bahane
(Osmanlı Dönemi) DÂİYE
Bahane
(Osmanlı Dönemi) SEBEB
bahane
Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen sözde sebep
bahane
Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen sözde sebep: "Alışveriş bahanesiyle acaba çıkıp bir dolaşsam mı?"- A. İlhan
bahanesiyle