Onun belleği beni şaşırtıyor.
- His memory baffles me.
O sadece beni şaşırtıyor.
- That just baffles me.
Bu sorun beni şaşkına çevirdi.
- This problem baffles me.
Üçüncü dilek mi? Adam şaşırdı. Birinci ve ikinci dileği dilememişsem, o nasıl üçüncü dilek olabilir ki?
- Third wish? The man was baffled. How can it be a third wish if I haven't had a first and second wish?
Tom'un ebeveynleri şaşırmıştı.
- Tom's parents were baffled.
Dedektifler şaşkına dönmüştü.
- The detectives were baffled.
Tom Mary'nin isteği tarafından şaşkına dönmüştü.
- Tom was a bit baffled by Mary's request.
Tom hâlâ şaşırıp kalmıştı.
- Tom is still baffled.
O güç cinayet davasını hatırlıyor musunuz?
- Do you remember that baffling murder case?
I am baffled by the contradictions and omissions in the instructions.
Tanker trucks use baffles to keep the fluids in them from sloshing around inside.