bad or terrible

listen to the pronunciation of bad or terrible
İngilizce - Türkçe

bad or terrible teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

rotten
çürük

Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum. - I smell something rotten.

Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti. - Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.

rotten
{s} çürümüş

Elmaların yarısı çürümüş. - Half of the apples are rotten.

Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir. - A dead deer being pecked by vultures, remains partly eaten by other animals, that sort of rotten meat is called 'carrion'.

rotten
(Argo) sarhoş
rotten
kof
rotten
göynük
rotten
boktan
rotten
kaba
rotten
kokmuş

Bölüm şefi birdenbire söyledi: Kadınlar ve et, onları biraz kokmuş severim. - The section chief said out of the blue: Women and meat, I like them a little rotten.

rotten
{f} çürü

Bu elmaların yarısı çürümüş. - Half of these apples are rotten.

Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti. - Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.

rotten
kötü/çürümüş
rotten
{s} rezalet
rotten
{s} kokuşmuş
rotten
{s} bozuk

Sanırım az önce yediğim yumurtalar bozuktu. - I think the eggs that I just ate were rotten.

Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim. - I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.

rotten
{s} berbat

Tom berbat bir yaz geçirdi. - Tom had a rotten summer.

rotten
{s} cılk
rotten
(sıfat) çürümüş, çürük, bozuk, cılk, kokuşmuş, kokmuş, berbat, rezalet, çok kötü
İngilizce - İngilizce
rotten

She has the flu and feels rotten.

bad or terrible

    Heceleme

    bad or ter·ri·ble

    Türkçe nasıl söylenir

    bäd ır terıbıl

    Telaffuz

    /ˈbad ər ˈterəbəl/ /ˈbæd ɜr ˈtɛrəbəl/