Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Fon müziği ile okumayı severim.
- I like to read with background music.
Resmin arka planında bir kale var.
- There is a castle in the background of the picture.
Resmin arka planındaki o adam kimdir?
- Who is that man in the background of the picture?
Resmin arka planında bir kale var.
- There is a castle in the background of the picture.
Bunun benim arka planımla alakası yok.
- This has no relevance to my background.
Onun alt yapısı onun selefininki ile paralellik göstermektedir.
- His background parallels that of his predecessor.
Onun işte bir alt yapısı var.
- He has a background in business.
İki başkan adayı arasında özgeçmiş ve ideoloji bakımından çok bariz fark var.
- There's a stark difference in background and ideology between the two presidential candidates.
Çok yönlü bir özgeçmişi var.
- There's a very sophisticated background.
Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.
- It is very important to consider the cultural background of the family.
O, hep akademik geçmişiyle övünür.
- She always prides herself on her academic background.
Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.
- The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
Tom yoksul bir sosyal çevreden geldi ama daha sonra oldukça zengin oldu.
- Tom came from a poor background, but he later became quite rich.
She has a good academic backround.
The lawyer had a background in computer science.
The photographer let us pick a background for the portrait.
The antivirus program is running in the background.
... It's going to give you that background. ...
... It won't waste your time with the background paragraph. ...