Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar.
- Black people had to sit in the back of the bus, or stand if the back was full.
Tom sandalyenin arkasına dayanıyordu.
- Tom was leaning on the back of the chair.
Tom mektubun arkasına bir şeyler yazdı.
- Tom wrote something on the back of the letter.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
- I am told he has a broad back.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
- Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- He left Japan never to come back.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Mağazanın arkasındaki karanlık bir köşede gözden kayboldu.
- He disappeared into a dark corner at the back of the shop.
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Yarına kadar buna yine ihtiyacım var.
- I need this back by tomorrow.
Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
- I'll probably come back here again tomorrow.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Bu hükümet gerçekten eskiye dönüş yapıyor.
- This government is really putting the clock back.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
- I will write you back soon.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.
- Layla comes from a strict religious background.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
- Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
- Why is it easier to park the car backwards than forwards?
Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
- Tom bends over backwards to please Mary.
Niçin içeri dalmıyoruz?
- Why don't we duck back inside?
Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
- I fell asleep before father came back home
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
- Sometimes we need to look back to know where we are going to.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Sözünden dönebileceğini düşündüm.
- I thought you might back out.
Jane asla sözünden dönmez.
- Jane never backs down.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Tom Mary'nin 2.30'a kadar geri dönmesini bekliyor.
- Tom expects Mary back by 2:30.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Tom arkaya yakın oturuyor.
- Tom is sitting near the back.
Tom'un saçları arkaya taranmıştı.
- Tom's hair was slicked back.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
O, geçen ağustos ayında geri geldi.
- He came back last August.
Tom ve Mary geride uzağa oturdular.
- Tom and Mary sat way in the back.
Polis kalabalığı geride tuttu.
- The police held the crowd back.
Tom arabasına döndü ve uzaklaştı.
- Tom got back in his car and drove away.
TV uzaktan kumandasını bana geri ver.
- Give me back the TV remote.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
... on the back of a creature ...
... It's just the world's biggest thing at the back of the book ...