başlıca

listen to the pronunciation of başlıca
Türkçe - İngilizce
primary

The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America. - Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.

major

Golf courses are a major cause of water pollution. - Golf sahaları su kirliliğinin başlıca sebeplerinden biridir.

That was my major complaint. - O başlıca şikayetimdi.

main

Fossil fuels are the main causes of global warming. - Fosil yakıtlar küresel ısınmanın başlıca nedenleridir.

Hinduism is the main religion in India. - Hinduizm Hindistan'daki başlıca dindir.

principal

The organization plays a principal role in wildlife conservation. - Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.

The aardvark's principal food is termites. - Yerdomuzunun başlıca gıdası termitlerdir.

staple
prime
mainly

Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them. - Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.

ruling
chiefly

The accident was caused chiefly by the unpredictable weather. - Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.

essential
cardinal
primarily
main, principal, chief, primary
mostly
leading
principal, chief, main
largely
principally
prominent
mainstream
paramount
primal
uppermost
chief

Rice is the chief crop in this area. - Pirinç bu alanda başlıca üründür.

The chief crop of our country is rice. - Ülkemizin başlıca ürünü pirinçtir.

mainstays
most
elemental
parexcellence
predominate
başlıca nedenler
main reasons
başlıca nedenler
primary reasons
başlıca nedenleri
primary causes of
başlıca nedenleri
the main reasons of
başlıca nedenleri
primary reasons of
başlıca nedenleri
the primary reasons of
başlıca nedenleri
main causes of
başlıca sebeplerinden biri
one of the main reasons of
başlıca sebeplerinden biri
one of the primary resons of
başlıca dayanak
atlas
başlıca etken
mainspring
başlıca mahsül
staple
başlıca özelliği
strong point
başlıca öğe
staple
başlıca ürün
leading product
Türkçe - Türkçe
En önemli, başta gelen
En önemli, başta gelen: "Eleştirme her okurun, her seyircinin başlıca hakkıdır."- N. Ataç
yaşlıca başlıca
Yaşı biraz geçkin durumunda olan (kimse)