başkan teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- (Hukuk) president
He finally became the president of IBM.
- O, nihayet IBM'in başkanı oldu.
In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
- 1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi.
- head
Keiko is at the head of her class.
- Keiko, sınıf başkanıdır.
A doctor tried to remove the bullet from the president's head.
- Bir doktor, başkanın kafasındaki kurşunu çıkarmaya çalıştı.
- chairman
Tom didn't expect to be appointed chairman.
- Tom başkan olarak atanmayı beklemiyordu.
He served as chairman for three years.
- O, üç yıl başkan olarak görev yaptı.
- dean
- principal
Mr. Jackson is our principal.
- Bay Jackson bizim başkanımız.
- chieftain
- president; chairman; chairperson; chief
- president, chairman, head, chief
- chief executive
- moderator
- chairperson
Mr. Jordan is the chairperson.
- Bay Jordan başkandır.
We elected her chairperson.
- Biz onu başkan seçtik.
- chief magistrate
- leader
Former London mayor Boris Johnson was the leader of the campaign for Brexit.
- Eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson Brexit için kampanyanın lideriydi.
Republican Party leaders criticized President Hayes.
- Cumhuriyetçi Parti liderleri Başkan Hayes'i eleştirdi.
- warden
- chief
The army chief reported that the war was lost.
- Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
- chair
Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
- Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.
Tom didn't expect to be appointed chairman.
- Tom başkan olarak atanmayı beklemiyordu.
- chair person
- prefect
- the president
- presiding
- ethnarch
- foreman
- prexy
- başkan yardımcısı
- vice president
- başkan (yönetim kurulu)
- (Ticaret) chairman
- Başkan Yardımcısı
- (Hukuk) the Vice-President, Chairman
- başkan adayı
- presidential candidate
- başkan yardimcisi
- deputy chairman
- başkan yardımcısı
- vice-president
- başkan yardımcısı vekili
- deputy vice president
- başkan karısı
- first lady
She was a former first lady.
- O, eski bir başkan karısıydı.
- başkan seçmek
- put into the chair
- başkan tarafından yayınlatılan mesaj
- presidential message
- başkan vekili
- deputy chairman
- başkan vekili
- acting president
- başkan yardımcısı
- vice chairman
- başkan yardımcısı
- veep
- ikinci başkan
- (Ticaret) vice president
- kukla başkan
- figurehead
- ajans başkan yardımcısı
- agency vice president
- as başkan
- as president
- onursal başkan
- Honorary President
- Askeri Komite Başkan Yardımcısı Ofisi
- (Askeri) Office of Deputy Chairman, Military Committee
- Deniz Harekatları Başkan Yardımcısı
- (Askeri) Deputy Chief of Naval Operations
- Harekat (Askeri Destek) Başkan Yardımcısı
- (Askeri) (MS) Assistant Deputy Director for Operations/Military Support
- Harekat Başkan Yardımcısı
- (Askeri) Assistant Deputy Director for Operations
- Harekat Planlamacıları Grubu Başkan Yardımcısı
- (Askeri) Vice Chairman, Operations Planners Group
- Harekat Ve Planlar Daire Başkan Yardımcısı Bürosu (Kara Kuvvetleri)
- (Askeri) Office of the Deputy Chief of Staff for Operations and Plans (Army)
- Hava Kuvvetleri unsur plan subayı (karargah); kesin nokta; Prensip Destek Başkan
- (Askeri) Air Force component plans officer (staff); decisive point; Directorate for Policy Support (DIA)
- Lojistik Daire Başkan Yardımcısı Bürosu (Kara Kuvvetleri)
- (Askeri) Office of the Deputy Chief of Staff for Logistics (Army)
- Merkezi İstihbarat (Askeri Destek) Başkan Yardımcısı
- (Askeri) Associate Director of Central Intelligence for Military Support
- Müşterek Karargah Başkan Yardımcısı
- (Askeri) Vice Director, Joint Staff
- Nükleer Harekat Grubu Başkan Yardımcısı
- (Askeri) Vice Chairman, Nuclear Operations Group
- Personel Daire Başkan Yardımcısı Bürosu (Kara Kuvvetleri)
- (Askeri) Office of the Deputy Chief of Staff for Personnel (Army)
- belediye başkan vekili
- (Politika, Siyaset) deputy mayor
- daimi başkan
- permanent chairman
- eski başkan
- (Hukuk) former president, former chairman
- eski venedikte başkan
- doge
- eş başkan
- (Hukuk) co-chairman
- halkla ilişkilerden sorumlu kurmay başkan yardımcısı
- (Askeri) assistant chief of staff, civil affairs
- kadın başkan
- chairwoman
- kurucu başkan
- founding chairman
- kurucu başkan
- founding president
- kıdemli başkan yardımcısı
- senior vice president
- o zamanki başkan
- the then president
- sayın başkan
- your honor
- sorumlu teknik başkan
- (Ticaret) chief technology officer
- sorumlu teknik başkan
- (Ticaret) cto
- sorumlu teknik başkan
- (Ticaret) chief technical officer
- veri kanalı çoklayıcısı; görev başkan yardımcısı
- (Askeri) data channel multiplexer; deputy chief of mission
- yardımcı başkan
- vice chairman
- yönetici başkan
- (Ticaret) managing president