başkalaş

listen to the pronunciation of başkalaş
Türkçe - İngilizce
metamorphose
metamorphoses
başka
else

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

başka
different

Am I that much different from everyone else? - Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

başka
another

I have another friend in China. - Çin'de başka bir arkadaşım var.

It is difficult to translate a poem into another language. - Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.

başka
other

When you talk to others, you're doing it with your arms crossed. - Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

başka
otherwise

Now that I am a teacher, I think otherwise. - Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

başka
beside

There was no one there besides me. - Orada benden başka kimse yoktu.

Did Mary have any other children besides Jesus? - Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

başka
other than

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

Did anybody other than Jim see her? - Jim'den başka onu gören biri var mı?

başka
forth
başka
but

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

We had no choice but to leave the matter to him. - Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.

başka
any more

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

Unless you have any more questions, I'd like to go now. - Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.

başka
(Bilgisayar) more

They have no more wine. - Onların başka şarapları yok.

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

başka
apart

What else did you find in Tom's apartment? - Tom'un dairesinde başka ne buldun?

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

Tom didn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.

What else would you like to know? - Başka ne bilmek istersin?

başka
alternate
başka
alternative

We had no alternative but to fight. - Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

başka
further

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

Do you have any further questions? - Başka sorularınız var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

Nothing could be done, except wait. - Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Save your long-winded explanations for someone else. - Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.

Nothing but peace can save the world. - Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.

başka
noneot
Türkçe - Türkçe

başkalaş teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar
başkalaş