In college, I fared ill with physics and well with chemistry.
- Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.
Tom accomplished what we thought he wouldn't be able to accomplish.
- Tom başaramayacağını düşündüğümüz şeyi başardı.
I am proud of having accomplished such a task.
- Ben böyle bir görevi başarmanın gururunu duyuyorum.
It is everyone's wish to succeed in life.
- Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.
He will without doubt succeed in the exam.
- Şüphesiz o, sınavda başarılı olacak.
He has no chance of succeeding.
- Onun başarma şansı yok.
I have serious doubts about their plan succeeding.
- Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.
I worked hard to succeed.
- Başarmak için sıkı çalıştım.
I hope that he will succeed.
- Onun başaracağını umuyorum.
Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
- Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.