başaramamak

listen to the pronunciation of başaramamak
Türkçe - İngilizce
fail
miscarry
lose out
(Hukuk) to fail
fail to achieve the intended result
flunk
başar
{f} fare

In college, I fared ill with physics and well with chemistry. - Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.

başar
{f} accomplished

If you had helped me, I could have accomplished the work. - Bana yardımcı olsaydın, işi başarabilirdim.

Ken finally accomplished what he set out to do. - Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.

başar
succeed in

He will without doubt succeed in the exam. - Şüphesiz o, sınavda başarılı olacak.

You will succeed in the end. - Sonunda başaracaksın.

başar
{f} thriving
başar
throve
başar
{f} succeeding

Tom has no chance of succeeding. - Tom'un başarma şansı yok.

I have serious doubts about their plan succeeding. - Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.

başar
brought off
başar
{f} achieving
başar
thrive
başar
{f} thrived
başar
succeed

I worked hard to succeed. - Başarmak için sıkı çalıştım.

I hope that he will succeed. - Onun başaracağını umuyorum.

başar
{f} thriven
başar
contrive
başar
{f} contrived
başaramama
Failure
başar
accomplish

If you had helped me, I could have accomplished the work. - Bana yardımcı olsaydın, işi başarabilirdim.

I will accomplish it at all costs. - Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.

başar
bringoff
başar
broughtoff
başar
effectuate
tam olarak başaramamak
(deyim) go off half-cocked
tam olarak başaramamak
(deyim) go off at half cock
Türkçe - Türkçe
çuvallamak
başaramamak