I tried to persuade Sam to give up his plan, only to fail.
- Sam'i sadece başarısız olacak planından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştım,
She failed to appear.
- Görünen o ki kız başarısız oldu.
Not trying is failing.
- Denememek başarısız olmaktır.
He entered the university after failing the examination twice.
- O, sınavda iki kez başarısız olduktan sonra üniversiteye girdi.
She failed to appear.
- Görünen o ki kız başarısız oldu.
Many students have failed the test.
- Birçok öğrenci testte başarısız oldu.