He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
Tom will have to handle that.
- Tom onunla başa çıkmak zorunda kalacak.
It's hard to handle crying babies.
- Ağlayan bebeklerle başa çıkmak zordur.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
The police took immediate action to deal with the riot.
- Polis isyanla başa çıkmak için hemen harekete geçti.
The situation was really difficult to deal with.
- Durum ile başa çıkmak için gerçekten zordu.