You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
This politician is suspected of having connections to organized crime.
- Bu politikacının organize suçlarla bağlantıları olduğundan şüpheleniliyor.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
Here are some interesting links.
- İşte bazı ilginç bağlantılar.
He got the job by virtue of his father's connections.
- O, babasının bağlantıları sayesinde işi aldı.
You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
The two nations have strong trade ties.
- İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
- Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
The events were closely linked.
- Olaylar yakından bağlantılı idi.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
Even though we were supposed to meet at 10, I've had no contact with them. I wonder if they've had an accident.
- Saat onda buluşmamız gerekiyorken, onlarla bağlantı kuramadım. Onların kaza geçirip geçirmediğini merak ediyorum.
How did you make contact?
- Nasıl bağlantı kurdun?
Tom can get in touch with Mary by email.
- Tom, Mary ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilir.
I want to get in touch with her.
- Onunla bağlantı kurmak istiyorum.
Do any of you have anything to say in connection with this?
- Sizden birinin bununla bağlantılı olarak söyleyecek bir şeyi var mı?
I've got a connecting flight.
- Bağlantılı bir uçuşum var.
I feel like we're connecting.
- Bağlantı kurduğumuzu hissediyorum.