I'll send you the link to my website.
- Sana web sitem için bağlantı göndereceğim.
I'll give you the link to the website.
- İnternet sitesi için sana bağlantı vereceğim.
The events were closely linked.
- Olaylar yakından bağlantılı idi.
The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
- Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
I can't connect to the Internet.
- Ben internete bağlanamıyorum.
I connect to the Internet almost every day.
- Ben hemen hemen her gün internet'e bağlanırım.
Have you ever connected to the Internet?
- Hiç internete bağlandın mı?
A man touched down on the moon. A wall came down in Berlin. A world was connected by our own science and imagination.
- Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.
The thief was bound hand and foot.
- Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.
The hostages were bound and gagged.
- Rehineler bağlandı ve ağızları kapatıldı.
You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
With your connections, you should be able to find a job for Tom.
- Bağlantıların ile, Tom için bir iş bulabilmelisin.
It's not legally binding.
- O yasal olarak bağlayıcı değil.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
I'll send you the link to my website.
- Sana web sitem için bağlantı göndereceğim.
Would you be able to write down the link to the site?
- Siteye bağlantı yazabilir misiniz?
Tom was tied with a yellow nylon rope.
- Tom sarı renkli naylon bir iple bağlandı.
Tom knotted the rope securely.
- Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.
Tom tied his boat to the dock.
- Tom teknesini iskeleye bağladı.
The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
- Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
Our hearts are linked.
- Kalplerimiz bağlantılıydı.
These sentences are not directly linked.
- Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir.
Tom is going to want to tie up some loose ends.
- Tom bazı yarım kalmış işleri bağlayacak.
Tom linked to my website from his blog.
- Tom bloğundan benim siteme bağlandı.
It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.
He fastened the horse's pack with a rope.
- O, atın yükünü iple bağladı.
Tom tied his shoe laces.
- Tom ayakkabı bağlarını bağladı.
Mary laced up her boots.
- Mary çizmelerini bağladı.
My computer doesn't seem to be connecting to the printer.
- Bilgisayarım yazıcıya bağlantılı gibi görünmüyor.
I am connecting this computer to the Internet.
- İnternet'e bu bilgisayarla bağlanıyorum.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
It's not legally binding.
- O yasal olarak bağlayıcı değil.
A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.
- Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır.
He connected the cord to the machine.
- O, kordonu makineye bağladı.
We ascribe his success to hard work.
- Onun başarısını sıkı çalışmaya bağladık.
She advised him to fasten his seat belt.
- O ona emniyet kemerini bağlamasını tavsiye etti.
Please fasten your seat belt.
- Lütfen emniyet kemerinizi bağlayın.
Tom attached some twine to the kite.
- Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.
Mary attached Tom's mittens to his coat.
- Mary Tom'un eldivenlerini ceketine bağladı.
That child could barely manage to tie his shoes.
- O çocuk ayakkabılarını güçlükle bağlayabildi.
I can't tie a very good knot.
- Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.
You can't destroy the precious bond between mother and child.
- Anne ve çocuk arasındaki değerli bağları yok edemezsiniz.
Attach this label to your package.
- Bu etiketi paketinize bağlayın.
Attach the two cables together.
- İki kabloyu birbirine bağla.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.
Tom knotted the rope securely.
- Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.