bağlan

listen to the pronunciation of bağlan
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) link to

I'll send you the link to my website. - Sana web sitem için bağlantı göndereceğim.

Would you be able to write down the link to the site? - Siteye bağlantı yazabilir misiniz?

(Bilgisayar) connection to
(Bilgisayar) link

The events were closely linked. - Olaylar yakından bağlantılı idi.

Tom linked to my website from his blog. - Tom bloğundan benim siteme bağlandı.

(Bilgisayar) connect to

How do I connect to your Wi-Fi? - Senin Wi-Fi'yına nasıl bağlanırım?

I connect to the Internet almost every day. - Ben hemen hemen her gün internet'e bağlanırım.

(Bilgisayar) port
{f} connected

Languages that would have never found themselves together in a traditional system, can be connected in Tatoeba. - Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.

Have you ever connected to the Internet? - Hiç internete bağlandın mı?

turn upon
{f} binding
{f} bound

The thief was bound hand and foot. - Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.

The hostages were bound and gagged. - Rehineler bağlandı ve ağızları kapatıldı.

connect

He has no connection with this affair. - Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.

Languages that would have never found themselves together in a traditional system, can be connected in Tatoeba. - Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.

adhere to
tie up
bağla
(Bilgisayar) anchor
bağla
binding

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

bağla
(Bilgisayar) link to

I'll send you the link to my website. - Sana web sitem için bağlantı göndereceğim.

I'll give you the link to the website. - İnternet sitesi için sana bağlantı vereceğim.

bağla
{f} tether
farklı bağlan
(Bilgisayar) attach as
farklı bağlan
(Bilgisayar) connect as
bağla
ascribe to
bağla
{f} rope

He fastened the horse's pack with a rope. - O, atın yükünü iple bağladı.

Tom tied the rope around his waist. - Tom ipi beline bağladı.

bağla
{f} tied

Mother tied up three pencils with a piece of string. - Annem bir parça ip ile üç kurşun kalemi bağladı.

They tied the thief to the tree. - Onlar hırsızı ağaca bağladılar.

bağla
plumb in
bağla
{f} linked

Our hearts are linked. - Kalplerimiz bağlantılıydı.

Tom linked to my website from his blog. - Tom bloğundan benim siteme bağlandı.

bağla
{f} fastening
bağla
tie up

Tom is going to want to tie up some loose ends. - Tom bazı yarım kalmış işleri bağlayacak.

bağla
{f} attaching
bağla
{f} link

The events were closely linked. - Olaylar yakından bağlantılı idi.

A chain is made up of many links. - Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.

bağla
buckle up
bağla
{f} fastened

Tom fastened his seat belt. - Tom emniyet kemerini bağladı.

He fastened the horse's pack with a rope. - O, atın yükünü iple bağladı.

bağla
{f} lace

Tom tied his shoe laces. - Tom ayakkabı bağlarını bağladı.

Mary laced up her boots. - Mary çizmelerini bağladı.

bağla
{f} connecting

Tom is connecting his phone to the Internet. - Tom internete telefonuyla bağlanıyor.

I'm not connecting your computers. - Ben senin bilgisayarlarını bağlamıyorum.

bağla
bind

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

bağla
do up
bağla
{f} cord

He connected the cord to the machine. - O, kordonu makineye bağladı.

A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord. - Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır.

bağla
ascribe

We ascribe his success to hard work. - Onun başarısını sıkı çalışmaya bağladık.

bağla
{f} strapping
bağla
fasten

Please fasten your seat belt. - Lütfen emniyet kemerinizi bağlayın.

Fasten your seat belt when you drive. - Araba kullanırken emniyet kemerinizi bağlayın.

bağla
{f} attached

Mary attached Tom's mittens to his coat. - Mary Tom'un eldivenlerini ceketine bağladı.

Tom attached the string to the kite. - Tom ipi uçurtmaya bağladı.

bağla
{f} strap
bağla
{f} tie

The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations. - Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.

Mother tied up three pencils with a piece of string. - Annem bir parça ip ile üç kurşun kalemi bağladı.

bağla
hook up
bağla
{f} bond

You can't destroy the precious bond between mother and child. - Anne ve çocuk arasındaki değerli bağları yok edemezsiniz.

bağla
{f} taping
bağla
attach

The driver is deeply attached to his old car. - Sürücü eski arabasına derinden bağlandı.

Attach this label to your package. - Bu etiketi paketinize bağlayın.

bağla
ascribe to be
bağla
attach to
bağla
ligate
bağla
{f} coupling
bağla
{f} secured
bağla
corded
bağla
bonded
bağla
{f} secure

Tom knotted the rope securely. - Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.

Please make sure that your seat belt is securely fastened. - Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.

bağla
bonding
bağla
belay
bağla
ascribeto
bağla
plumbin
bağla
doup
burada ağa bağlan
(Bilgisayar) map network here
el ile bağlan
(Bilgisayar) log on manually
Türkçe - Türkçe
Kızıl renkli bir su kuşu
bağla
Değirmen çarkını franleyen ağaç
bağla
Su hendi tıkaçı
bağlan