He called out for help.
- O, bağırarak yardım istedi.
He called out the name of the winner.
- Kazananın adını bağırarak söyledi.
You don't have to cry out. I can hear you.
- Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
They were all hoarse from shouting.
- Bağırmaktan sesleri kısıldı.
We heard somebody shout.
- Birinin bağırdığını duyduk.