He called out for help.
- O, bağırarak yardım istedi.
He called out the name of the winner.
- Kazananın adını bağırarak söyledi.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
You don't have to cry out. I can hear you.
- Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.
Each house is within shouting distance of another.
- Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
Someone is shouting for help.
- Biri yardım için bağırıyor.