Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

büyüteç

listen to the pronunciation of büyüteç
Türkçe - İngilizce
magnifying glass

Tom examines the rock with a magnifying glass. - Tom büyüteçle kayayı inceliyor.

Tom examined the photo with a magnifying glass. - Tom bir büyüteçle fotoğrafı inceledi.

glass

Tom examines the rock with a magnifying glass. - Tom büyüteçle kayayı inceliyor.

Tom examined the photo with a magnifying glass. - Tom bir büyüteçle fotoğrafı inceledi.

handglass
burning glass
magnifying glass pertavsız
magnifier

The detective used a magnifier to find some clues. - Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.

magnify

Tom examined the photo with a magnifying glass. - Tom bir büyüteçle fotoğrafı inceledi.

Tom examines the rock with a magnifying glass. - Tom büyüteçle kayayı inceliyor.

lens
magnifying lens
enlarger
closeview
sunglass
magnifyingglass
loupe
pertavsız büyüteç
reading glass
Türkçe - Türkçe
Odak boyutu birkaç santimetre olan yaklaştırıcı mercek
Odak boyutu birkaç santimetre olan yaklaştırıcı mercek, pertavsız: "Büyüteç, teleskopa girdi, bize küçüklüğümüzü; mikroskoba girdi, büyüklüğümüzü öğretti."- H. Taner
pertavsız
lup
büyüteç