The Sahara Desert is almost as large as Europe.
- Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
Osaka is the second largest city of Japan.
- Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
My grandfather died shortly after my birth.
- Büyükbabam benim doğumumdan kısa bir süre sonra öldü.
The new law was a major reform.
- Yeni yasa büyük bir reformdu.
What are the four major golf tournaments comparable to the ones in tennis?
- Tenislerdekilerle karşılaştırılabilen dört büyük golf turnuvası hangileridir.
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
This is the biggest hotel in this city.
- O bu şehirdeki en büyük oteldir.
Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
- Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
The boy has a huge bump on his head. No wonder he cried so much!
- Çocuğun başında büyük bir yumru var. O kadar çok ağlamasına şaşmamalı.
He lives in a huge house.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
You must begin a sentence with a capital letter.
- Cümleye büyük harfle başlamalısın.
Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
- Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
We have given your order highest priority.
- Siparişinize en büyük önceliği verdik.
He was big and handsome.
- O, büyük ve yakışıklıydı.
It seems the rural area will be developed on a large scale.
- Kırsal alan büyük ölçüde gelişecek gibi görünüyor.
He gave a party on a large scale.
- O büyük ölçekte bir parti verdi.
Care has made her look ten years older.
- Bakım onun görünüşünü on yaş büyük yaptı.
A new study suggests that hospital records for patients older than 65 are often incorrect, which may lead to serious treatment errors.
- Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.
Fatima is the eldest student in our class.
- Fatma sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.
The eldest son succeeded to all the property.
- En büyük oğlan bütün mülkiyetin varisi oldu.
In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
Tom is bigger than me.
- Tom benden daha büyük.
My father was an ambitious man and would drink massive amounts of coffee.
- Babam hırslı bir adamdı ve büyük miktarda kahve içerdi.
Layla was the owner of the largest ranch in the area.
- Leyla bölgedeki en büyük çiftliğin sahibiydi.
Tom rode a horse last week when he was at his grandfather's ranch.
- Tom büyükbabasının çiftliğindeyken geçen hafta ata bindi.
My oldest brother is single.
- En büyük ağabeyim bekardır.
How old is your oldest son?
- En büyük erkek evladın kaç yaşında?
Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.
- Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de.
My grandmother gave me more than I wanted.
- Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
The earthquake created a tremendous sea wave.
- Deprem büyük bir deniz dalgası yarattı.
Tom is taking a tremendous chance.
- Tom çok büyük bir risk alıyor.
Tom's experience attracted considerable attention.
- Tom'un deneyimi büyük ilgi gördü.
The earthquake caused considerable damage.
- Deprem, büyük ölçüde hasara yol açtı.
These presents are really bulky.
- Bu hediyeler gerçekten büyük.
This box is too bulky to carry.
- Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.
- 8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu.
This is the most massive structure I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en büyük yapıdır.
The castle was in dire need of major repairs.
- Kale, büyük onarımlara çok ihtiyaç duyuyordu.
To our surprise, he won the grand prize.
- Bizim için sürpriz oldu, o büyük ödülü kazandı.
To my great delight, he won the first prize.
- Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
He won a sizeable amount of money.
- O büyük miktarda para kazandı.
The concert was a rousing success.
- Konser büyük bir başarıydı.
Tatoeba is a mini-LibriVox, it just needs to be written before the large-scale reading aloud would start.
- Tatoeba bir mini-LibriVox'tur. O, yüksek sesle büyük ölçekli okuma başlamadan önce sadece yazılması gerekiyor.
He is one of the greatest artists in Japan.
- Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Maternal love is greater than anything else.
- Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.
He is one of the greatest artists in Japan.
- Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
His grandmother looks healthy.
- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
His grandfather is still very healthy for his age.
- Büyükbabası yaşına göre hâlâ oldukça sağlıklı.
The largest muscle in the human body is the gluteus maximus.
- İnsan vücudundaki en büyük kas gluteus maximus'tur.
My elder son is Lech Zaręba.
- En büyük oğlum Lech Zaręba'dır.
How old is your elder son?
- Büyük oğlun kaç yaşında?
Watch out! There's a big hole there.
- Dikkat et! Orada büyük bir çukur var.
My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
- Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
An elephant is an enormous animal.
- Bir fil çok büyük bir hayvandır.
He lives in an enormous house.
- O, çok büyük bir evde yaşar.
Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore.
- Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.
Many great men went through hardship during their youth.
- Birçok büyük insan gençliklerinde zorluklardan geçmişlerdir.
He works hard to support his large family.
- O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
She bought him a camera that was too big to fit in his shirt pocket.
- Ona, gömlek cebine sığmayacak kadar büyük bir kamera aldım.
His grandfather bought him the expensive toy.
- Büyükbabası ona pahalı bir oyuncak aldı.
The earthquake in Hokkaido caused extensive damage.
- Hokkaido'daki deprem büyük hasara sebep oldu.
The flood did the village extensive damage.
- Sel köye büyük hasar verdi.
After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
- Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
For a start, I visited Jerusalem - a sacred place for three major religions.
- Başlangıç için Kudüsü ziyaret ettim-üç büyük din için kutsal bir yer.