Tom pretty much forgot about the meeting.
- Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
I've pretty much gotten over it.
- Onu büyük ölçüde aştım.
I think that's highly unlikely.
- Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
This air corridor is largely run by military aircraft.
- Bu hava koridoru büyük ölçüde askeri uçak tarafından işletilir.