büyü(t)mek

listen to the pronunciation of büyü(t)mek
Türkçe - İngilizce
build up
To strengthen

They had to build up their fortress to protect against attack.

To accumulate, to pile up, to increase in stages

Ever since the secretary left, the letters in my inbox have started to build up.

bolster or strengthen; "We worked up courage"; "build up confidence"; "ramp up security in the airports"
form or accumulate steadily; "Resistance to the manager's plan built up quickly"; "Pressure is building up at the Indian-Pakistani border"
If you build someone up, you help them to feel stronger or more confident, especially when they have had a bad experience or have been ill. Build her up with kindness and a sympathetic ear
Building by placing a card of a higher rank on to a card of a lower rank is permitted Usually implies a difference of only one ranking between the two cards Example: Placing a Queen on a Jack is good, but placing a Queen on a King is not
If you build up something or if it builds up, it gradually becomes bigger, for example because more is added to it. The regime built up the largest army in Africa Slowly a thick layer of fat builds up on the pan's surface
Building by placing a card of a higher rank on to a card of one lower rank is permitted Example: Placing a Queen on a Jack is good, but placing a Queen on a King is not
If you build someone or something up, you make them seem important or exciting, for example by talking about them a lot. The media will report on it and the tabloids will build it up Historians built him up as the champion of parliament see also build 6, 8, build-up, built-up
prepare oneself for a military confrontation; "The U S is girding for a conflict in the Middle East"; "troops are building up on the Iraqui border"
{f} construct, build (something new); publicize, advertise, bring to the attention of the public, promote; intensify, strengthen, increase
The removal of old filling material and decay from a worn-out tooth and bonding with tooth-colored composite resin to create a solid foundation for a cap or crown
enlarge, develop, or increase by degrees or in stages; "build up your savings"
bolster or strengthen; "We worked up courage"; "build up confidence"; "ramp up security in the airports
change the use of and make available or usable; "develop land"; "The country developed its natural resources"; "The remote areas of the country were gradually built up"
büyü
magic

Can S. Jobs bring back the magic to Disney? - S.Jobs Disney'e büyüyü geri getirebilir mi?

Not every lamp is magic. - Her lamba büyülü değildir.

büyü yapmak
witch
büyü
spell

The spell was broken and the pig turned into a man. - Büyü bozuldu ve domuz, bir adama dönüştü.

This fantasy book is a succession of really flashy magical spells and that makes it boring instead. - Bu fantezi kitap gösterişli çok güzel büyülerin bir birbirini izlemesidir ve onun yerine bu onu sıkıcı yapar.

büyü
sorcery

There is sorcery behind this, said a sinister voice coming from the crowd. - Kalabalıktan gelen uğursuz bir ses Bunun arkasında büyücülük var dedi.

büyü
charm

They were all charmed by her song. - Onların hepsi onun şarkısı tarafından büyülendi.

They sat still as if they were charmed by the music. - Onlar sanki müzikten büyülenmiş gibi sessiz oturdular.

büyü
fascination

Studying languages is my biggest fascination and hobby. - Dil öğrenmek benim en büyük tutkum ve hobimdir.

büyü
incantation
büyü
glamour [Brit.]
büyü
witchcraft

Mary was accused of practicing witchcraft. - Mary, büyü uygulama konusunda suçlanıyordu.

She liked to read about witchcraft. - O, büyücülükle ilgili şeyler okumayı seviyordu.

büyü
romance
büyü
glamor

She's a glamorous girl. - O büyüleyici bir kız.

büyü
medicine

There's a big bottle of aspirin in the medicine cabinet. - Ecza dolabında büyük bir şişe aspirin var.

Grandmother believes that Chinese medicines are the best. - Büyükanne, Çin ilaçlarının en iyi olduğuna inanıyor.

büyü
witchery
büyü
sortilege
büyü
hex
büyü
voodoo
büyü
enchantment
büyü
(hint) Maya
büyü
magic, spell, incantation, sorcery, charm
büyü
the black art

Tom is a practitioner in the black arts. - Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.

büyü
hoodoo
büyü bozmak
to break a spell
büyü gibi
magical
büyü mek
(Hukuk) (t) to expand
büyü yapmak
practise sorcery
büyü yapmak
hoodoo
büyü yapmak
to cast a spell (on)
büyü yapmak
to put a spell (on), to cast a spell (over)
büyü yapmak
bewitch
büyü yapmak
put a jinx on
büyü yapmak
glamorize
büyü yapmak
hex
büyü yapmak
voodoo
büyü yapmak
jinx
büyü yapmaya uygun
witching
beyaz büyü
(Pisikoloji, Ruhbilim) white magic
iyi büyü
white magic
kara büyü
black art

Tom is a practitioner in the black arts. - Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.

Türkçe - Türkçe

büyü(t)mek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

BÜYÜ
(Osmanlı Dönemi) Cin gibi manevî varlıklar aracılığı ile insan veya başka varlıklar üzerinde etki meydana getirme işi. Dinimiz büyücülerin şerrinden, kötülüklerinden Allah'a sığınmamızı emreder. Müslüman büyücülük yapmaz
büyü
Karşı durulmaz güçlü etki
büyü
Karşı durulmaz güçlü etki: "Ondan tüten görünmez bir büyünün içinde titriyorum."- Y. Z. Ortaç
büyü
Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, sihir, füsun, bağı: "Akkız Ana, Hasan'a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş."- H. E. Adıvar
büyü yapmak
Büyü yolu ile etki altına almaya veya aldırmaya çalışmak