Thus, the tyrant succeeded in conquering the kingdom.
- Böylece despot hükümdar, krallığı fetihte başarılı oldu.
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
- Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
He is a gentleman and ought to be treated as such.
- O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
He is a scholar, and ought to be treated as such.
- O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
- Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
We all wondered why she had dumped such a nice man.
- Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
Was there such a thing?
- Böyle bir şey var mıydı?
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
- Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
He must be a fool to talk like that.
- Böyle konuşmak için aptal olmalı.
How dare you speak to me like that?
- Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?
We used to think that was why this kind of thing happened.
- Eskiden böyle şeylerin bu sebepten olduğunu zannederdik.
I've done this kind of thing before.
- Böyle şeyleri daha önce de yaptım.