böyle böyle teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- in this way
- 1. in this way (often used to avoid repeating reported speech). 2. by and by, gradually
- thus and so
- böyle
- so
- şöyle böyle
- so so
- bundan böyle
- hereafter
- durum böyle
- there it is
- işte böyle
- like this
- işte böyle
- Now you see how it is
- böyle
- that
I doubt that Tom would ever consider driving such a small car.
- Tom'un şimdiye kadar böyle küçük bir araba sürmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
Who that believes in God would do such a thing?
- Allah'a inanan kim böyle bir şey yapardı?
- işte böyle
- like that
- bundan böyle
- no longer
- bundan böyle
- in future
- bundan böyle
- herein after
- bundan böyle
- from this day forth
- bundan böyle
- hence forth
- bundan böyle
- from now onward
- bundan böyle bundan sonra
- from this time forth
- böyle
- thusly
- böyle
- tolerable
- böyle
- gradually
- böyle
- as such
He is a gentleman and ought to be treated as such.
- O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
He is a scholar, and ought to be treated as such.
- O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.
- böyle bir şey
- such a thing
- böyle biri
- such a one
- böyle iken
- anyhow
- böyle olmakla birlikte
- as well as
- böyle olsa bile
- even so
- böyle yapmak adettir
- it is usual to do so
- böyle yapmakla
- by doing so
- hal böyle iken
- with this
- hal böyle iken
- and yet
- hal böyle olunca
- under the circumstances
- hep böyle
- all along
- işte hayat böyle!
- that's life
- olur böyle şeyler
- c'est la vie
- şöyle böyle
- no great shakes
- şöyle böyle
- mediocre
- şöyle böyle
- patchy
- şöyle böyle
- rightness
- şöyle böyle
- in a fashion
- şöyle böyle
- not too bad
- şöyle böyle
- tolerable
- şöyle böyle geçinmek
- manage
- ama öyle ama böyle
- one way or another
- böyle
- this
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
He often shuts himself up in the study and writes things like this.
- Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- böyle giderse
- if it goes like that
- böyle sürerse
- if it goes on like that
- öyle böyle
- so that
- öyle yada böyle
- one way or another
- Böyle gelmiş böyle gider
- That's life, It's inevitable
- ben böyle sanıyorum
- that's my way of thinking
- bir öyle bir böyle
- chopping and changing
- bir öyle bir böyle olan
- uncertain
- bu böyle sökmez
- this will never do
- bu da ne böyle
- wtf (what the fuck)
- bu halin ne böyle
- what a sight you are
- bu iş böyle yürümez
- this will never do
- bundan böyle
- from now on, henceforth
- bundan böyle
- from that day forth
- bundan böyle
- from now on, henceforward, henceforth
- bundan böyle
- (Hukuk) hereinafter
- bundan böyle
- from now on
Tom will do that this way from now on.
- Tom bundan böyle bunu bu şekilde yapacaktır.
From now on, let's keep in touch.
- Bundan böyle, görüşelim.
- bundan böyle
- henceforward
- bundan böyle
- henceforth
- bundan böyle
- henceforwards
- bundan böyle
- no more
- böyle
- sic
- böyle
- so, such, thus, like this, in this way
- böyle
- of a sort
- böyle
- such
We all wondered why she had dumped such a nice man.
- Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
Was there such a thing?
- Böyle bir şey var mıydı?
- böyle
- this kind of
Do you really need to go out in this kind of weather?
- Böyle bir havada gerçekten dışarı çıkman gerekiyor mu?
In this kind of weather it's best if I stay at home and don't go outside.
- Böyle bir havada en iyisi evde kalıp dışarı çıkmamak.
- böyle
- like this
I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
- Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- böyle
- of sorts
- böyle
- thus
Thus they decided that I was innocent.
- Böylece masum olduğuma karar verdiler.
A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.
- Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,
- böyle bir durumda
- on such an occasion
- böyle bir nesne yok
- (Bilgisayar) no such object
- böyle bir oylum yok
- (Bilgisayar) no such volume
- böyle bir zamanda
- at such a time
- böyle bir şey
- somewhere about
- böyle bir şey olamaz
- nothing of the kind may happen
- böyle değilse
- if this is not the case
- böyle gelmiş böyle gider
- that's life. it's inevitable
- böyle gelmiş böyle gider
- It's always been this way and it always will be
- böyle giderse
- at this/that rate
- böyle iken
- anyhow, even though
- böyle metinde aynen
- sic
- böyle olmakla beraber
- but yet
- böyle olmasını istememek
- not mean to do so
- böyle olsun istememek
- not mean to do so
- böyle olunca since this is
- the way it is, therefore, so
- böyle söylüyor
- it goes like this
- böyle söylüyorlar
- as the story goes
- böyle tablo yok
- (Bilgisayar) no such table
- böyle tipler
- people of that ilk
- böyle yaparak
- in so doing
- böyle yapmak istememek
- not mean to do so
- böyle zamanlarda
- at times like these
- böyle üst yok
- (Bilgisayar) no such parent
- durum böyle değildir
- that is not the ease
- durum böyle iken
- at this conjunction
- durum böyle olunca
- in/under the circumstances
- eğer bu böyle ise
- if this be so
- ha öyle ha böyle
- much of a muchness
- hangi rüzgâr attı buraya/böyle
- (Konuşma Dili) What on earth brought you here?/Where have you been all this time?
- hep böyle kal
- clean living
- kader böyle imiş
- That is the way it was fated to be
- keyifim böyle istiyor
- I just feel like doing it; that's all
- kâh öyle kâh böyle olan
- seesaw
- kâh öyle kâh böyle olmak
- seesaw
- takdir böyle imiş
- (Konuşma Dili) This is the way it was fated to be
- velev ki even if ...: Böyle birisini, velev ki dünya güzeli olsun, evime sokmam
- I won't allow such a person in my house, even if she's the most beautiful creature on earth!
- ya öyle ya da böyle
- in one's way or another
- öyle de battık böyle de
- in for a penny in for a penny
- öyle ya da böyle
- (Konuşma Dili) one way or another
- öyle ya da böyle
- (Konuşma Dili) one way and another
- öyle ya da böyle
- rain or shine
Tom intends to go, rain or shine.
- Öyle ya da böyle, Tom'un gitmeye niyeti var.
Rain or shine, the postman delivers the mail.
- Öyle ya da böyle, postacı postayı dağıtır.
- öyle ya da böyle
- by hook or crook
- şöyle böyle
- a) fair, mediocre, tolerable, indifferent b) so so, after a fashion
- şöyle böyle
- all right
- şöyle böyle
- 1. so-so, fair to middling. 2. approximately, roughly
- şöyle böyle
- middling
- şöyle böyle
- indifferent
- şöyle ya da böyle
- by hook or by crook
- şöyle ya da böyle
- one way or the other