bölgesinde

listen to the pronunciation of bölgesinde
Türkçe - İngilizce
in the zone
In a mental state of focused concentration on the performance of an activity, in which one dissociates oneself from distracting or irrelevant aspects of one's environment

These elements represent the essential features of optimal performances, which athletes have described as hot, in a groove, on a roll, or in the zone.

(deyim) In a state of focused attention or energy so that one's performance is enhanced

A goalie who was in the zone throughout the playoffs.

bölge
region

The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone. - Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.

The coral reef is the region's prime attraction. - Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.

bölge
zone

Plans for a new trade zone are still on the drawing board. - Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.

After flying above the safe zone, the airplane went into unidentified air space. - Güvenli bölgenin üzerinde uçtuktan sonra, uçak belirlenemeyen bir hava sahasına girdi.

bölge
area

There are few bookstores in this area. - Bu bölgede çok az kitapçı var.

This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years. - Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.

bölge
district

The natives were not allowed to enter the district. - Bölgeye yerlilerin girmesine izin verilmiyor.

The district is short of water. - Bölge su sıkıntısı içinde.

bölge
{i} parts

Tom is the owner of the largest ranch in these parts. - Tom bu bölgelerdeki en büyük çiftliğin sahibidir.

This flower is found in different parts of Hokkaido. - Bu çiçek Hokkaido'nun farklı bölgelerinde bulunur.

bölge
territory

That island is American territory. - O ada Amerikan bölgesidir.

We drove through unfamiliar territory. - Bilinmeyen bölgede araba sürdük.

bölge
region , zone
bölge
{i} ward
bölge
quarter

Tom has a very bad reputation in certain quarters. - Tom bazı bölgelerde çok kötü bir üne sahip.

bölge
sector
bölge
district, region, zone, area, belt, latitudes
bölge
state

The treaty gave the United States a canal zone. - Anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir kanal bölgesi verdi.

Staten Island is one of the five boroughs of New York. - Staten Island, New York'un beş bölgesinden biridir.

bölge
realm
bölge
{i} department

Colonia is a Uruguayan department situated in the south-west of the country. - Colonia ülkenin güney-batısında yer alan bir Uruguaylı bölgedir.

bölge
{i} site

Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation. - Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.

They began to develop a new industrial site near the river. - Nehrin kenarında yeni bir endüstri bölgesi kurmaya başladılar.

bölge
(Kısaltma) terr

That island is American territory. - O ada Amerikan bölgesidir.

At that time, the territory belonged to Spain. - O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.

bölge
precincts
bölge
(Havacılık) spool
bölge
(Ticaret) range
bölge
(Bilgisayar) state/province
bölge
terrain
bölge
spot

I've caught a lot of fish here. It's a great fishing spot. - Burada bir sürü balık yakaladım. Burası büyük bir balıkçılık bölgesi.

bölge
confine
bölge
(Askeri) pocket
bölge
compartment
bölge
locality
bölge
country

The countryside is quieter than the city. - Kırsal bölge şehirden daha sessizdir.

Wallonia is a beautiful country. - Valon Bölgesi güzel bir ülkedir.

bölge
colony
bölge
(Bilgisayar) state/prov
bölge
division

Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions. - Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.

bölge
precinct

See you back at the precinct. - Seçim bölgesinde görüşürüz.

bölge
domain
bölge
latitudes

In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes. - Kuzey yarımkürede, kuzey kutup bölgesindeki hava sıcaklıkları düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.

bölge
place
bölge
climate

Coastal regions generally have milder climates. - Kıyı bölgelerinin genellikle daha yumuşak iklimleri vardır.

Not all coastal regions have mild climates. - Bütün kıyı bölgelerinin ılıman iklimleri yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti Gümrük bölgesinde yerleşik kişi
(Ticaret) person established in the customs territory of the Turkey
bölge
latitude

In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes. - Kuzey yarımkürede, kuzey kutup bölgesindeki hava sıcaklıkları düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.

bölge
sky
bölge
phase
bölge
oblast

"Oblast" is a loanword in English. It means region, area, zone, province, district.

bölge
the zone
Bölge
(Diş Hekimliği) regio

Agriculture is developed in the most fertile lands of the region. - Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.

The coral reef is the region's prime attraction. - Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.

bölge
corner
bölge
section; belt
bölge
circumscription
bölge
tract
bölge
(Hukuk) area, region, sector, territory
bölge
{i} belt

The asteroid belt is located in the region between the orbits of Mars and Jupiter. - Asteroid kuşağı Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasındaki bölgede yer almaktadır.

bölge
province

Canada has thirteen provinces and territories. - Kanada'nın on üç tane il ve bölgesi vardır.

bölge
(Diş Hekimliği) zona

I like zonal constructed languages. - Bölgesel yapay dilleri severim.

bölge
{i} section

This is a business section of Tokyo. - Bu, Tokyo'nun bir iş bölgesidir.

The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism. - Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.

bölge
area (region)
bölge
canton
fransa'nın bordo bölgesinde yapılmış
bordeaux
karın bölgesinde ağrı
abdominal pains
Türkçe - Türkçe

bölgesinde teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Bölge
nahiye
Bölge
kesim
Bölge
mıntıka
bölge
Vücut yüzeyinde sınırları belli herhangi bir bölüm, nahiye
bölge
Sınırları idari veya ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka: "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler."- Anayasa
bölgesinde