This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
There are tough penalties for motorists who choose to ignore speed restrictions in school zones.
- Okul bölgelerinde hız kısıtlamalarını görmezden gelmeyi seçen sürücüler için sert cezalar var.
Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
- Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
The weather is more changeable in mountain regions than in any other district.
- Hava, dağlık bölgelerde diğer bölgelerden daha değişkendir.
Sunspots are regions of the Sun where the solar magnetic field is very strong.
- Güneş lekeleri güneş manyetik alanının çok güçlü olduğu Güneş bölgeleridir.
The coral reef is the region's prime attraction.
- Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
That is a danger zone; don't go there.
- O tehlikeli bir bölge;Gitme oraya.
The treaty gave the United States a canal zone.
- Anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir kanal bölgesi verdi.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
- Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
The district is short of water.
- Bölge su sıkıntısı içinde.
He traveled through the Tohoku district this summer.
- O, bu yaz Tohoku bölgesinde seyahat etti.
Tom is the owner of the largest ranch in these parts.
- Tom bu bölgelerdeki en büyük çiftliğin sahibidir.
This flower is found in different parts of Hokkaido.
- Bu çiçek Hokkaido'nun farklı bölgelerinde bulunur.
We drove through unfamiliar territory.
- Bilinmeyen bölgede araba sürdük.
The armed forces occupied the entire territory.
- Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
Tom has a very bad reputation in certain quarters.
- Tom bazı bölgelerde çok kötü bir üne sahip.
Bayous are common in Gulf Coast areas of the southern United States of America.
- Bayoular Amerika Birleşik Devletleri'nin güneyindeki körfez kıyısı bölgelerinde yaygındırlar.
The treaty gave the United States a canal zone.
- Anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir kanal bölgesi verdi.
Colonia is a Uruguayan department situated in the south-west of the country.
- Colonia ülkenin güney-batısında yer alan bir Uruguaylı bölgedir.
They began to develop a new industrial site near the river.
- Nehrin kenarında yeni bir endüstri bölgesi kurmaya başladılar.
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
At that time, the territory belonged to Spain.
- O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.
February 7th is Northern Territories Day in Japan.
- 7 Şubat Japonya'da Kuzey Bölgesi Günü'dür.
I've caught a lot of fish here. It's a great fishing spot.
- Burada bir sürü balık yakaladım. Burası büyük bir balıkçılık bölgesi.
Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
- Azarbeycan Kafkas bölgesinde en büyük ülkedir.
The countryside is beautiful.
- Kırsal bölge güzeldir.
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
See you back at the precinct.
- Seçim bölgesinde görüşürüz.
In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes.
- Kuzey yarımkürede, kuzey kutup bölgesindeki hava sıcaklıkları düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.
Coastal regions generally have milder climates.
- Kıyı bölgelerinin genellikle daha yumuşak iklimleri vardır.
For him, the arctic climate of Arkhangelsk was hell on earth, but for her, who had grown up in this region, Arkhangelsk was heaven on earth.
- Onun için, Arhangelsk'in arktik iklimi yeryüzündeki cehennemdi, ama o bölgede büyüyen diğeri için Arhangelsk yeryüzündeki cennetti.
In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes.
- Kuzey yarımkürede, kuzey kutup bölgesindeki hava sıcaklıkları düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.
"Oblast" is a loanword in English. It means region, area, zone, province, district.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
The asteroid belt is located in the region between the orbits of Mars and Jupiter.
- Asteroid kuşağı Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasındaki bölgede yer almaktadır.
Canada has thirteen provinces and territories.
- Kanada'nın on üç tane il ve bölgesi vardır.
I like zonal constructed languages.
- Bölgesel yapay dilleri severim.
This is a business section of Tokyo.
- Bu, Tokyo'nun bir iş bölgesidir.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.