bölünme

listen to the pronunciation of bölünme
Türkçe - İngilizce
secession
division

Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions. - Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.

division, separation into parts
splitting
fission
rent
segmentation
separation
split

That crisis threatened to split the nation in two. - O kriz milleti ikiye bölünmekle tehdit etti.

cleavage
schism

Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts. - Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.

schizo
(Kimya) hydrolysis
dichotomy
partition

There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine. - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.

disunion
dislocation
kinesis
scission
bölünme ile ilgili
divisional
bölünmek
split

That crisis threatened to split the nation in two. - O kriz milleti ikiye bölünmekle tehdit etti.

böl
divide into
bölünmek
fall into
bölünmek
divided
bölünmek
fall
bölünmek
branch
bölünmek
disintegrate
bölünmek
break up
böl
{f} divided

Mother divided the cake into eight pieces. - Anne pastayı sekiz parçaya böldü.

The playground is divided into three areas by white lines. - Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.

böl
hyphenate
böl
{f} forked
böl
divide

The playground is divided into three areas by white lines. - Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.

Mother divided the cake into three parts. - Anne pastayı üç parçaya böldü.

bölünmek
segment
bölünmek
furcate
böl
dividing
böl
divvy
böl
split

The inflation issue split the party. - Enflasyon sorunu partiyi böldü.

Tom has a split personality. - Tom bölünmüş bir kişiliğe sahiptir.

böl
divideinto
bölünmek
go to pieces
bölünmek
to be divided; to break up, to split
bölünmek
to be divided, be partitioned
bölünmek
split off
bölünmek
splinter off
bölünmek
divide
bölünmek
be divided
bölünmek
(Matematik) to be divided
bölünmek
be separated
bölünmek
split up
iki karşıt gruba bölünme
dichotomy
mitoz bölünme
mitotic division
tersine bölünme
(Ticaret) reverse split
toplumsal bölünme
(Politika, Siyaset) communal subversion
zincir bölünme tepkimesi
(Kimya) chain fission reaction
üçe bölünme
trichotomy
Türkçe - Türkçe
Yarışta toplu olarak koşarken birbirinden ayrılma
Bölünmek işi
Hücrelerin, belli bir büyüklüğe varınca eşit bölümlere ayrılıp çoğalması
bölünmek
Bir bütün, belirli bölümlere, parçalara ayrılmak: "Saçları biraz evvel taranmış gibi intizamlı, ortasından ikiye bölünmüş."- P. Safa
bölünmek
Bir bütün, belirli bölümlere, parçalara ayrılmak
bölünme