bölümlenmiş

listen to the pronunciation of bölümlenmiş
Türkçe - İngilizce
classified
Any information a person or organization does not wish to disclose

I won't say who I'm going to the prom with; that's classified.

Simple past tense and past participle of classify

Make sure all the field observations are classified by species.

A classified advertisement in a newspaper or magazine
official classification of information or documents; withheld from general circulation; "thousands of classified documents have now been declassified"
{s} grouped, sorted, systematically arranged; secret, confidential
arranged into classes official classification of information or documents; withheld from general circulation; "thousands of classified documents have now been declassified
Leagues or tournaments with average limitations
National security information formally assigned by governments to one of several levels of sensitivity, usually (in English) top secret, secret, confidential, and, in some countries, restricted; thereby making disclosure to unauthorized persons illegal
past of classify
Employee family consisting of employees who under state law are not appointed with faculty rank or are specifically exempted They are governed by rules and regulations published and administered by the Personnel Division of the Executive Department of the State of Oregon and/or by the terms and conditions of collective bargaining agreements
arranged into classes
Classified information or documents are officially secret. He has a security clearance that allows him access to classified information. classified information, documents etc are ones which the government has ordered to be kept secret
bölüm
(Hukuk) chapter

Let's begin with the first chapter. - İlk bölümle başlayalım.

This book consists of five chapters. - Bu kitap beş bölümden oluşmaktadır.

bölüm
{i} department

The document was distributed to all department heads. - Belge tüm bölüm başkanlarına dağıtıldı.

This study grant was given to me by the departmental council. - Bu öğrenim hibesi bana bölüm konseyi tarafından verildi.

bölüm
{i} section

He was promoted to section chief. - O, bölüm şefliğine atandı.

He belongs to the planning section. - O, planlama bölümünde üyedir.

bölüm
episode

I didn't watch Star Wars episode 1. - Yıldız Savaşlarının birinci bölümünü izlemedim.

I used to watch this anime a lot when I was a kid, but I can't quite remember what happened to the hero in the final episode. - Bir çocukken bu animeyi çok izlerdim fakat son bölümde kahramana ne olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum.

bölüm
{i} sequence
bölüm
compartment

The bureau drawer has several compartments. - Büro çekmecesinin birçok bölümü var.

bölüm
{i} portion

Land occupies the minor portion of the earth's surface. - Ülke dünya yüzeyinin küçük bir bölümünü kaplar.

Do you have a technical diagram for this portion? - Bu bölüm için teknik bir şemanız var mı?

bölüm
{i} fraction
bölüm
bit

Hey, what happened in the final episode of 'Tom and Mary'? They broke up, in the end. It was really bittersweet. Oh my! And after being so deeply in love! - Hey, Tom ve Mary'nin son bölümünde neler oldu? Onlar sonunda ayrıldılar. Gerçekten buruktu. Tanrım! Ve bu kadar derinden aşık olduktan sonra!

bölüm
class
bölüm
part

This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano. - Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.

Will you explain the last part in detail? - Son bölümü ayrıntılı olarak açıklar mısın?

bölüm
(Ticaret) paragraph
bölüm
(Ticaret) component
bölüm
{i} category
bölüm
stretch
bölüm
(Muzik) movement
bölüm
passage
bölüm
sector
bölüm
(Tıp) divisio

What division of the company do you work in? - Şirketin hangi bölümünde çalışıyorsun?

Sami was transferred to the central traffic division. - Sami, merkezi trafik bölümüne transfer edildi.

bölüm
water body
bölüm
(Ticaret) element
bölüm
batch
bölüm
portio

Land occupies the minor portion of the earth's surface. - Ülke dünya yüzeyinin küçük bir bölümünü kaplar.

Do you have a technical diagram for this portion? - Bu bölüm için teknik bir şemanız var mı?

bölüm
rubic
bölüm
subdivision
bölüm
(Bilgisayar) partition
bölüm
(Bilgisayar) dept
bölüm
(Tiyatro) act

The actor was on the stage for most of the play. - Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.

bölüm
sectional
bölüm
proportion

Robert got a small proportion of the profit. - Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..

bölüm
pass

He gave me chapter and verse on how bears pass the winter. - O bana ayıların kışı nasıl geçirdiği hususunda bölüm ve ayet verdi.

bölüm
arm

The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years. - Galaksinin Yay ve Perse takım yıldızı bölümleri binlerce yıl keşfedilmemiş olarak kaldı.

bölüm
{i} segment

Tom often rings the radio station to give his opinion on the talk-back segment. - Tom cevap verme bölümünde fikrini vermek için sık sık radyo istasyonunu arar.

bölüm
quotient
bölüm
septum
bölüm
instalment
bölüm
bay
bölüm
side
bölüm
repartition
bölüm
segmentation
bölüm
contingent
bölüm
branch
bölüm
breakup
bölüm
leg
Bölüm
episodes of
bölüm
the part
bölüm
chapters

This book consists of five chapters. - Bu kitap beş bölümden oluşmaktadır.

I only read the first three chapters. - Sadece ilk üç bölümü okudum.

bölüm
installment
bölüm
chapter , division (math) , quotient , section
bölüm
fragment

It's hard to splice the two fragments together. - İki bölümü birlikte eklemek zordur.

bölüm
squad
bölüm
portion, slice, part, division, chapter, section
bölüm
cantle
bölüm
part, bay; portion, division; chapter, instalment; passage; quotient; department
bölüm
division

Sami was transferred to the central traffic division. - Sami, merkezi trafik bölümüne transfer edildi.

What division of the company do you work in? - Şirketin hangi bölümünde çalışıyorsun?

bölüm
desk
bölüm
instal(l)ment
Türkçe - Türkçe

bölümlenmiş teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

bölüm
Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım: "Asıl yalıya bitişik bir binada, belki de eski selamlık bölümünde idiler."- R. H. Karay
Bölüm
(Osmanlı Dönemi) FASL
Bölüm
seksiyon
bölüm
Çağ, devir
bölüm
Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman
bölüm
Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı
bölüm
Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Çağ, devir: "O gün edebiyat tarihinde hecenin beş şairi diye bir bölüm açanların üçü orada tanıştılar."- Y. Z. Ortaç
bölüm
Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım
bölüm
Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik
bölüm
Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon
bölümlenmiş