ayrıntılı

listen to the pronunciation of ayrıntılı
Türkçe - İngilizce
detailed

Tom gave Mary a very detailed answer. - Tom Mary'ye çok ayrıntılı bir cevap verdi.

Tom wants a detailed explanation. - Tom ayrıntılı bir açıklama istiyor.

detailed, comprehensive, exhaustive, elaborate
(Hukuk) overall
minute; diffusive
itemized

We need an itemized receipt. - Bizim ayrıntılı bir makbuza ihtiyacımız var.

diffuse
exhaustive; elaborate; particular
lengthy
(Bilgisayar) verbose
intimate
exhaustive

The police undertook exhaustive searches but failed to find the body. - Polis ayrıntılı aramaları üstlendi ama cesedini bulamadı.

We've done an exhaustive investigation. - Ayrıntılı bir araştırma yaptık.

comprehensive
global
prolix
circumstantial
blow-by-blow
minute
diffusive
elaborate

The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off. - Futbol yöneticisi ayrıntılı bir yeni taktik denedi, ancak başarıya ulaşmadı.

His theory is based on elaborate investigation. - Onun teorisi ayrıntılı soruşturmaya dayanmaktadır.

at length

He explained the facts at length. - O gerçekleri ayrıntılı olarak açıkladı.

play-by-play
{s} particular
ayrıntı
{i} detail

Would you explain it in more detail? - Onu daha ayrıntılı olarak açıklayabilir misiniz?

I don't know the details. - Ayrıntıları bilmiyorum.

ayrıntılı olarak açıklamak
spell out
ayrıntılı olarak
in great detail
ayrıntılı özellikler
detailed specs , detailed features
ayrıntılı anlatmak
detail
ayrıntılı fiş
itemized bill
ayrıntılı fiş alabilir miyim
Can I have an itemized bill
ayrıntılı gündem
(Politika, Siyaset) annotated agenda
ayrıntılı hesap
itemized bill
ayrıntılı hesap verir misiniz
Will you give me an itemized bill
ayrıntılı intikal planı
(Askeri) detailed deployment plan
ayrıntılı olarak
at large
ayrıntılı olarak
in detail

I explained the reason in detail. - Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.

Will you explain the last part in detail? - Son bölümü ayrıntılı olarak açıklar mısın?

ayrıntılı olarak
particularly
ayrıntılı olarak
at length

He explained the facts at length. - O gerçekleri ayrıntılı olarak açıkladı.

ayrıntılı olarak
lengthily
ayrıntılı olarak belirtmek
itemize
ayrıntılı olma
elaborateness
ayrıntılı plân
detail

Please show me your detailed plan. - Lütfen bana ayrıntılı planınızı gösterin.

ayrıntılı rapor
run down
ayrıntılı yazmak
expatiate
ayrıntılı yazmak
write up
ayrıntılı çizim
working drawing
ayrıntı
elaboration
ayrıntı
{i} particular

The instruction manual describes all the particulars of the camera. - Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.

ayrıntı
circumstance
ayrıntı
detail drawing
ayrıntı
(Ticaret) ancillary
ayrıntı
specification
ayrıntı
touch
ayrıntı
elaborateness
ayrıntı
shade
ayrıntı
nicety
ayrıntı
minutia

Let's try to focus on the big picture first. We can take care of the minutiae later. - Hadi ilk olarak büyük resme odaklanmayı deneyelim. Daha sonra ufak ayrıntılarla ilgilenebiliriz.

ayrıntı
particulars

The instruction manual describes all the particulars of the camera. - Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.

ayrıntı
technicality
fazla ayrıntılı
peripatetic
gereksiz ayrıntılı
diffuse
çok ayrıntılı ve çok iş isteyen
(Hukuk) elaborated
Türkçe - Türkçe
Ayrıntısı olan, teferruatlı, tafsilâtlı, detaylı, mufassal
Ayrıntısı olan, teferruatlı, tafsilatlı, detaylı, mufassal: "Ona bıkıp usanmadan uzun ve ayrıntılı cevaplar veriyordu."- H. Taner
tafsilatlı
(Hukuk) MUFASSAL
teferruatlı
Ayrıntı
incelik
Ayrıntı
(Hukuk) MÜFREDAT
Ayrıntı
epür
Ayrıntı
detay
ayrıntı
Bir tiyatro eserinde ana düşünceye yardımcı olan kelime, cümle veya eşya
ayrıntı
Edebiyat veya sanat eserlerinde bir bütünün ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat
ayrıntı
Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, detay: "Az daha kuşku diyecektim herkes gibi
ayrıntı
Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, detay
ayrıntı
Bir ayrıntı sorunu ama, neylersiniz ki, dilin inceliği ayrıntılara dayanır."- H. Taner
ayrıntı
Oysa şüphe başka, kuşku başka şeydir
ayrıntılı