aynalı

listen to the pronunciation of aynalı
Türkçe - İngilizce
mirrored

Tom was wearing mirrored sunglasses and a black baseball cap. - Tom aynalı güneş gözlüğü ve ve siyah bir beyzbol şapkası takıyordu.

fitted with mirrors
slang beautiful
having a mirror, with a mirror
having a mirror
ayna
mirror

Its surface was as flat as a mirror. - Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.

The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity. - Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.

aynalı dolap
wardrobe fitted with mirrors
aynalı galvanometre
mirror galvanometer
aynalı kaplama işi
panelwork
aynalı rayba
chucking reamer
aynalı teleskop
reflector
aynalı tonoz
cavetto vault
ayna
glass

A mirror can be made out of metal or glass. - Bir ayna metaldan ya da camdan yapılabilir.

There were two glasses under the mirror. - Aynanın altında iki gözlük vardı.

ayna
keyhole
ayna
bevel drive
ayna
(Gıda) spider crab
ayna
(Denizbilim) transducer
ayna
panel
ayna
(Arkeoloji) metope
ayna
(Mühendislik) chuck
ayna
to mirror
ayna
panel (of a door or wainscot)
ayna
kneecap (of a horse)
ayna
looking glass
ayna
blade (of an oar)
ayna
sextant
ayna
slang perfect, going very well
ayna
mirror, looking glass
ayna
smooth water (over an upswell)
ayna
telescope

This telescope has a very large mirror. - Bu teleskop çok büyük bir aynaya sahip.

Telescopes have a primary and a secondary mirror. - Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.

ayna
curtain (in a shadow show)
ayna
reflector
ayna
mirror, looking-glass; (kapı) panel; reflection
Türkçe - Türkçe
Aynası olan
Aynası olan: "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı."- P. Safa
Parlak yüzlü, yakışıklı, güzel
aynalı sazan
Üzerinde az sayıda büyük pullar bulunan bir tür sazan
AYNA
(Osmanlı Dönemi) (C.: În) Gözü güzel ve iri olan
Ayna
gözgü
Ayna
mirat
Ayna
minzar
Ayna
(Osmanlı Dönemi) LÜCC
ayna
Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün
ayna
Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey: "Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır."- H. Taner
ayna
Erden Kıral'ın, birçok ödül kazanmış bir filmi
ayna
Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey
ayna
İyi bir durumda, yolunda
ayna
Atların diz kapağı
ayna
Karagöz oyununda perde
ayna
Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taşlevha
ayna
Atların diz kapağı. İyi bir durumda, yolunda
ayna
Küreğin yassı uç bölümü
ayna
Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha
ayna
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat: "Ben onun aynada saçlarına değil, bana baktığını gene aynadan görüyordum."- T. Buğra
ayna
Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı
ayna
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilâlı ve sırlı cam
ayna
Küreğin yassıuç bölümü
ayna
Atın diz kapağı
ayna
(Osmanlı Dönemi) mir'at
aynalı