He can do both at the same time.
- Aynı anda ikisini de yapabilir.
Tom can play the harmonica and the guitar at the same time.
- Tom, armonika ve gitarı aynı anda çalabilir.
I am writing a book in several languages, and I simultaneously publish it on Tatoeba's screens all over the world.
- Birkaç dilde bir kitap yazıyorum ve aynı anda Tatoeba'nın ekranlarında dünyanın dört bir yanına yayınlıyorum.
Everything happened simultaneously.
- Her şey aynı anda oldu.
Everything happened simultaneously.
- Her şey aynı anda oldu.
Tom and Mary answered simultaneously.
- Tom ve Mary aynı anda cevapladı.
All at once the lights went out.
- Aynı anda ışıklar kesildi.
Don't do two things at once.
- İki şeyi aynı anda yapma.