ayarlama teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- adjustment
Life is all about adjustments.
- Hayatın hepsi ayarlamalarla ilgilidir.
Obviously the adjustment was hard.
- Açıkçası ayarlamak zordu.
- arrangement
- calibration
- regulation
- tuning
- setting up
Tom is just finishing setting up.
- Tom sadece ayarlamayı bitiriyor.
- fitting
- adjustement
- standardization
- adjustment, gauging, regulation
- (Hukuk) arrangement, adjustment
- tune up
- levelling
- (Bilgisayar) set
Tom forgot to set his alarm clock.
- Tom çalar saatini ayarlamayı unuttu.
She asked him to adjust the TV set.
- Ondan TV setini ayarlamasını rica etti.
- (Kanun) fixing
- positioning
- trimming
- setting
Tom is just finishing setting up.
- Tom sadece ayarlamayı bitiriyor.
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
- (Ticaret) manipulation
- (Bilgisayar) tune for
- throttling
- adjusting
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
- gauging
- tune-up
- assay
- tuneup
- settingup
- timing
- modulation
- ayarlamak
- arrange
- ayarlamak
- {f} adjust
Everyone has to adjust.
- Herkes ayarlamak zorunda.
Obviously the adjustment was hard.
- Açıkçası ayarlamak zordu.
- ayarlamak
- regulate
- ayarlama kondansatörü
- calibration condenser
- ayarlama süreci
- (Hukuk) adjustment process
- ayarlama transformatörü
- regulating transformer
- ayarlamak
- set
You've got to set the alarm clock before you go to bed.
- Yatmaya gitmeden önce çalar saati ayarlamak zorundasın.
I'd like to set things straight.
- Ben düzgün şeyler ayarlamak istiyorum.
- ayarlamak
- {f} calibrate
- ayarlamak
- draw up
- ayarlamak
- {f} budget
- ayarla
- adjust
Adjust the setting of the alarm clock.
- Çalar saatin ayarını ayarla.
Check and adjust the brakes before you drive.
- Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- ayarlamak
- time
- ayarlamak
- measure
- ayarlamak
- fix up
let's fix up a date for me - Bana çıkmak için birini ayarlayalım.
- ayarlamak
- justify
- ayarla
- (Bilgisayar) setup
- ayarlamak
- (Otomotiv) align
- ayarlamak
- get
- ayarlamak
- chat up
- ayarlamak
- (Ticaret) gauge
- ayarlamak
- (İnşaat) modulation
- ayarlamak
- (Mekanik) tune-up
- ayarlamak
- tune in
- ayarlamak
- adjustment
Obviously the adjustment was hard.
- Açıkçası ayarlamak zordu.
- ayarlamak
- tune up
- ayarlamak
- wangle
- ayarlamak
- line up
- ayarlamak
- frame
- ayarlamak
- caliber
- ayarlamak
- configure
- ayarlamak
- fit
- ayarlamak
- (Havacılık) set for
- ayarlamak
- modulate
- ayarlamak
- arrange for
- ayarlamak
- supply
- birbirine göre ayarlama
- coordination
- kendinden ayarlama
- self regulation
- kendini ayarlama
- self-control
- ayarla
- configure
- ayarla
- {f} tune
Tom tuned his guitar.
- Tom gitarını ayarladı.
Do you know how to tune a piano?
- Bir piyanonun nasıl ayarlanacağını biliyor musun?
- ayarla
- {f} adjusting
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
- ayarla
- tune in
- ayarla
- {f} tune up
- ayarla
- {f} tuned
He had his clarinet tuned.
- O, klarnetini ayarlattı.
Tom had his piano tuned.
- Tom piyanosunu ayarlattı.
- ayarla
- modulate
- ayarla
- {f} setting
Tom is just finishing setting up.
- Tom sadece ayarlamayı bitiriyor.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
- ayarla
- {f} tuning
- ayarla
- calibrate
Have you calibrated your monitor?
- Monitörünüzü ayarladınız mı?
- ayarla
- {f} modulated
- ayarlamak
- focalize
- ayarlamak
- contrive
- ayarlamak
- key
- ayarlamak
- fix sb up with sth
- ayarlamak
- collimate
- ayarlamalar
- adjustments
- ayarla
- adapted
- ayarla
- adjusted
Tom adjusted his glasses.
- Tom gözlüğünü ayarladı.
I had the brakes of my bicycle adjusted.
- Bisikletimin frenlerini ayarlattım.
- ayarla
- preset
- ayarla
- {f} set
Every morning I set my watch by the station clock.
- Saatimi her sabah istasyon saatine göre ayarlarım.
She asked him to adjust the TV set.
- Ondan TV setini ayarlamasını rica etti.
- ayarlamak
- tone
- ayarlamak
- to regulate, fix, set, adjust
- ayarlamak
- lay on
- ayarlamak
- assay
- ayarlamak
- adjust , calibrate
- ayarlamak
- square
- ayarlamak
- to adjust, to tune, to regulate, to fix, to set; to fix sb up (with sth); to supply, to get, to lay sth on; to chat (a girl) up
- ayarlamak
- to assay, test, gauge
- ayarlamak
- standardize
- ayarlamak
- trim
- ayarlamak
- gear
- ayarlamak
- reset
- ayarlamak
- proportion
- ayarlamak
- tune
- ayarlamak
- scale
- ayarlamak
- syntonize
- ayarlamak
- to arrange, put in order
- ayarlamak
- {f} calculate
- ayarlamak
- coordinate
- doz ayarlama
- dosage
- elektronik ayarlama
- electronic tuning
- elle ayarlama
- hand adjustment
- elle ayarlama vidası
- (Avcılık) manual fixing screw
- frekansını ayarlama
- syntony
- fırın atmosferi ayarlama
- furnace atmosphere regulation
- hassas ayarlama
- zero adjustment
- istasyonu ayarlama
- tuning
- konumsal ayarlama; hassas hava aracı yönetimi
- (Askeri) positional adjustment; precision aircraft direction
- manifold ayarlama valfi
- (Otomotiv,Teknik) manifold tuning valve
- testere diş çaprazını ayarlama
- setting
- yelkenleri rüzgâra göre ayarlama
- trim
- yeniden ayarlama
- readjustment