The muddy road has ruined my new shoes.
- Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.
I'm pleased with these shoes.
- Bu ayakkabılardan memnunum.
I don't really understand footwear.
- Gerçekten ayakkabıları anlamıyorum.
She was wearing pumps.
- O dans ayakkabıları giyiyordu.
There have been a lot of complaints about the high prices at the pumps.
- Topuklu ayakkabılarda yüksek fiyatlar hakkında bir sürü şikayetler vardı.
My shoelace got caught in the escalator.
- Benim ayakkabı bağcığım yürüyen merdivene takıldı.
She manages a shoe store.
- O bir ayakkabı mağazası yönetir.
I bought new shoes at the shoe store.
- Ayakkabı mağazasında yeni ayakkabılar satın aldım.
A cobbler is also known as a shoemaker.
- Bir ayakkabı tamircisi de bir ayakkabıcı olarak bilinir.
The cobbler is looking for a new anvil.
- Ayakkabı tamircisi yeni bir örs arıyor.
I'm pleased with these shoes.
- Bu ayakkabılardan memnunum.
Those shoes go well with this white skirt.
- Bu ayakkabılar, bu beyaz etekle iyi gider.
Tom put his new sneakers in his bag.
- Tom yeni spor ayakkabısını çantasına koydu.
I need a new pair of sneakers.
- Benim yeni bir çift spor ayakkabıya ihtiyacım var.