ayağı

listen to the pronunciation of ayağı
Türkçe - İngilizce

ayağı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

ayak
foot

There are footprints of a cat on the table. - Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.

He followed in his father's footsteps. - O, babasının ayak izlerini takip etti.

ayağı kaymak
slip
ayağı takılmak
stumble
ayağı takılmak
trip
ayağı düşmek
Drop in on (a place, a house), visit while passing by
ayağı alışmak
to frequent; to be a regular customer of
ayağı burkulmak
to sprain one's ankle
ayağı kaymak
to lose one's footing
ayağı kaymak
loose one's footing
ayağı kaymak
miss one's footing
ayağı suya ermek
to realize the truth
ayağı sürçmek
to lose one's footing
ayağı uğurlu
who brings good luck
ayağı çabuk
light footed
ayağı çabuk
swift of foot
ayağı çabuk
swiftfooted
ayak
feet

I could scarcely stand on my feet. - Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

ayak
plates
bir ayağı çukurda
decrepit
beşik ayağı
rocker
ayak
pod
ayak
step

Tom did step on a lot of toes. - Tom birçok ayak parmağına bastı.

I don't want to step on Tom's toes. - Tom'un ayak parmaklarına basmak istemiyorum.

ayak
pier

Tom sat on the pier, dangling his feet in the water. - Tom ayaklarını suya sarkıtarak iskelede oturdu.

Tom sat on the pier with his feet in the water. - Tom ayakları suda iskelede oturdu.

ayak
standard
ayak
(Jeoloji) face
ayak
rung
ayak
(Astronomi) rigel
ayak
pillar
ayak
mount

I heard that they discovered the footprints of an abominable snowman in the Himalayan mountains. - İğrenç bir kardan adamın ayak izlerini Himalaya dağlarında keşfettiklerini duydum.

I heard that footprints of an abominable snowman were found in the Himalayan mountains. - İğrenç bir kardan adamın ayak izlerinin Himalaya dağlarında bulunduğunu duydum.

dana ayağı
(Tıp) arum maculatum
hayvan ayağı
(Hayvan Bilim, Zooloji) foot
kemer ayağı
(Mimarlık) haunch
sahil ayağı
(Mimarlık) abutment
yaka ayağı
(Tekstil) collar stand
ayak
pous
ayak
histrionics
ayak
counterfort
ayak
stand

I could scarcely stand on my feet. - Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

I'm worn out, because I've been standing all day. - Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.

ayak
act
ayak
stillage
ayak
pes
anten ayağı
antenna foot
ayak
foot steps
ayak
foot of
bir ayağı çukurda
One foot in the grave, at death's door, on one's last legs
göl ayağı outlet of
a lake
istinat ayağı
(Mimarlık) Landing leg
tavuk ayağı
chicken feet
Kazın ayağı öyle değil
The truth of the matter is different
arka ayağı ön ayağına değmek
overreach
atlet ayağı
(Tıp) athletic foot
ayak
gait, pace
ayak
footsie; stand
ayak
step (in stairs)
ayak
treadle (of a sewing machine)
ayak
body part located at the end of the leg; hoof; footsy
ayak
buttress; plates
ayak
foot; leg; step, rung; tributary; gait, pace; rhyme; act, put-off , histrionics
ayak
shaft (of a loom)
ayak
easel
ayak
outlet (of a lake)
ayak
folk poetry rhyme; rhyme word
ayak
foot (measure)
ayak
base, pedestal, footing
ayak
intersection between two lines or between a line and a plane
ayak
footpound
ayak
{i} buttress
ayak
arch
ayak
tootsie
ayak
tootsy
ayak
snatch
ayak
tod
ayak
{i} hoof

The shoe fell off the horse's hoof. - Ayakkabı atın toynağına düştü.

ayak
leg

Throw away the chairs whose legs are broken. - Ayakları kırık sandalyeleri at.

He did all the legwork. - O, tüm ayak işlerini yaptı.

ayak
footer
ayak
stanchion
ayak
bearing
ayak
rocker
bir ayağı çukurda
at death's door
bir ayağı çukurda
one foot in the grave
bir ayağı çukurda
on the brink of the grave
bir ayağı çukurda olmak
be on one's last legs
bir ayağı çukurda olmak
to have one foot in the grave
dayanma ayağı arch
buttress, counterfort
domuz ayağı
caltrop
duvar ayağı
(İnşaat) wall footing
duvar ayağı
(İnşaat) back splash
duvar ayağı the foundation of
a wall; the foot of a wall
eli ayağı buz kesilmek
to be very cold, to freeze
eli ayağı dolaşmak
to be at one's wits end
eli ayağı titreme
jim jams
eli ayağı tutan
alive and kicking
eli ayağı tutmak
to be in good health
eli ayağı tutmayan
age worn
eli ayağı tutmayan
doddery
eli ayağı tutmayan
stricken
eli ayağı tutmayan
feeble
eli ayağı tutmayan
crippled
eli ayağı tutmayan
doddering
eli ayağı tutmaz
decrepit
gergi ayağı
(İnşaat) guy leg
geçiş yolu köprü ayağı
(Askeri) causeway pier
horoz ayağı
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: düğünçiçeğigiller,şakikiye) creeping buttercup, creeping meadow buttercup
ilave nişangah ayağı
(Askeri) sight extension
insan ön ayağı
(Tıp) human forefoot
iskele ayağı
duck leg
kabin destek ayağı
cab strut
kadeh ayağı
stalk
kamera ayağı
camera stand
kamyon üç ayağı
truck tripod
karga ayağı
crow's foot
kazın ayağı öyle değil
(Konuşma Dili) It's not like that at all./The truth of the matter is a different thing indeed
kemer ayağı
springer
kemer ayağı
abuttal
kemer ayağı
abutment, haunch
kemer ayağı
abutment
keçi ayağı silindir
sheepsfoot roller
kurt ayağı
ground pine
köprü ayağı
abutment
köprü ayağı
abutment, bridge pier
köprü ayağı
trestle
köprü ayağı
abuttal
madura ayağı
path. athlete's foot, dermatophytosis
makine ayağı
(Teknik,Tekstil) machine foot
marsipet ayağı
stirrup
ocak ayağı
firedog
saç ayağı
trivet
sığır ayağı
neat's foot
tavşan ayağı
hare's foot
tavşan ayağı
harefoot
temel ayağı
footing
termometre ayağı
(Meteoroloji) thermometer support
tonoz ayağı
vault haunch
tırabzan ayağı
baluster, newel
çerçeve ayağı
(İnşaat) frame leg
ırmak ayağı
tributary
ırmak ayağı
affluent
Türkçe - Türkçe

ayağı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

ayak
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
Ayak
gam
Ayak
(Hukuk) PA
Ayak
bukanak
Ayak
kadem
ayak
Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizelere verilen ad
ayak
Yarım arşın veya 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi, kadem
ayak
Kömürün maden ocaklarından kazılıp çıkarıldığı yer
ayak
Paye, taş ya da tuğladan örülmüş taşıyıcı mimari öğe
ayak
En büyük kımız bardağı
ayak
Aşağı düzeyde, sıradan, bayağı
ayak
Büyük bir ırmağa karışan ikinci derecdeki akarsulardan her biri
ayak
Vücudun belden aşağı bölümü
ayak
Halk şiirinde kafiye
ayak
Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
ayak
Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta
ayak
Göl ayağı
ayak
Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri
ayak
Basamak
ayak
İngiliz ölçüsü futun küpü alınarak hesaplanan değer
ayak
Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
ayak
Hile, dümen anlamında argo sözcük
ayak
Yarım arşın veya 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi, kadem. 30,4 cm değerinde İngiliz uzunluk ölçüsü birimi, fut. İngiliz ölçüsü futun küpü alınarak hesaplanan değer
ayak
Bacak
ayak
Büyük bir ırmağa karışan ikinci derecedeki akarsuların her biri
ayak
Halk edebiyatında uyağa verilen ad
ayak
Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi
ayak
Buzdolabı için kullanılan ölçü birimi
ayak
Halk edebiyatında kafiye: "Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenab'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler."- S. Birsel
ayak
Türk halk müziğinde makama verilen ad
ayak
Birtakım şeylerin yerden yüksekte durmasını sağlayan destek
ayak
Halk edebiyatında uyak
ayak
30,4 cm değerinde İngiliz uzunluk ölçüsü birimi, fut
duvar ayağı
Yapılarda süs ögesinin dışında görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağıya yivler bulunan yarım ayak
göl ayağı
Bir gölün artan sularını denize, başka bir göle veya ırmağa taşıyan akarsu, ayak
hamam ayağı
Samsun ilinde bir kaplıca