Fadıl bir şeylerin çok yanlış olduğunu biliyordu.
- Fadil knew that something was terribly wrong.
Çok üşüyorum. Sanırım nezle olacağım.
- It's terribly cold. I think I'm going to catch a cold.
Tom şu anda son derece meşgul.
- Tom is terribly busy at this time.
Çorba son derece sıcak.
- The soup is terribly hot.
Sami, Leyla'yı korkunç bir şekilde özlüyordu.
- Sami missed Layla terribly.
Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
- Serbian trains are terribly slow.
Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm.
- My puppy died, and I'm terribly upset.
Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti.
- Tom was treated terribly.
Aşırı derecede pahalı.
- It's terribly expensive.
Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu.
- This week has been terribly busy for both of us.