Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
- Ken seems to have a terrible cold.
General John Pope korkunç bir hata yaptı.
- General John Pope made a terrible mistake.
Çok kötü bir ikilemdeyim.
- I am in a terrible dilemma.
O gerçekten çok kötü mü?
- Is it really so terrible?
Tom müthiş bir keşif yaptı.
- Tom made a terrible discovery.
O sözcük oyunu müthiştir.
- That pun is terrible.
Oda tamamen darmadağınıktı.
- The room was all messed up.
Bu yol dehşet verici.
- This road is terrible.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
O zaman çok kötü görünüyordu.
- She looked terrible at that time.