Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.
- The outside of the castle was painted white.
Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil.
- The wall is white on the outside and green on the inside.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Outside of him, no one else came to the party.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
TV izleme yerine dışarıda oynayın.
- Play outside instead of watching TV.
Bu odanın dışına çıkamazsın.
- You're not allowed outside this room.
Alışılmışın dışına çık.
- Think outside the box.
Maria yatalaktı. Dışarıdaki dünyayla tek irtibatı televizyon yayınları aracılığıyla oluyordu.
- Maria was bedridden. The only contact she had with the outside world was via the TV broadcasts.
Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.
- Please put your waste in the bins outside.
The first pitch is ... just a bit outside.