Uçuş görevlisi Tom'u uyandırmak için salladı ve ona uçağın indiğini söyledi.
- The flight attendant shook Tom awake and told him that the plane had landed.
Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.
- Tom gently shook Mary awake.
Sanırım yalnızca ben farkındayım.
- I think I am the only one awake.
Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.
- The coffee enabled me to stay awake during the dull concert.
O bütün gece uyanık yattı.
- She lay awake all night.
Tom şimdiye kadar uyanmış olmalı.
- Tom should be awake by now.
Bence Tom muhtemelen şimdiye kadar uyanmıştır.
- I think Tom is probably awake by now.
Hizmetçilerin çığlıkları herkesi uyandırdı.
- The servants' screams awakened everyone.
Saat beşte uyandırıldım.
- I was awakened at five o'clock.
Tom yan dairede şarkı söyleyen Mary diye biri tarafından uyandırıldı.
- Tom was awoken by a Mary singing in the next apartment.
O, gürültü ile uyandırıldı.
- He was awoken by the noise.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Tom'un bütün gece nasıl ayakta kalabildiğini ve sonra işte nasıl uyanık kaldığını anlamıyorum.
- I don't see how Tom can stay up all night and then be so wide awake at work.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
The felon Rufus Dawes had stretched himself in his bunk and tried to sleep. But though he was tired and sore, and his head felt like lead, he could not but keep broad awake.
... ALAN RUSBRIDGER: I stay awake at night worrying about you ...
... Does that keep you awake at night? ...