She has an advantage over me.
- O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir.
I sold the house to advantage.
- Evi avantajlı şekilde sattım.
Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
- Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
- Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
She turned down his advances.
- O, avantajlarını geri çevirdi.
Mary turned down Tom's advances.
- Mary Tom'un avantajlarını geri çevirdi.
Tom gave me a head start.
- Tom beni daha avantajlı başlattı.
Tom gave me a head start.
- Tom beni daha avantajlı başlattı.
I offered him odds of 3 to 1.
- Ona üçe birlik avantaj önerdim.
The odds are in his favor.
- Avantajlar ondan yana.
I want to take advantage of it.
- Ondan avantaj elde etmek istiyorum.
There are several advantages to city life.
- Şehir hayatının farklı avantajları var.
What are the advantages and drawbacks of this method?
- Bu metodun avantajları ve dezavantajları nelerdir?