available teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- mevcut
Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
- There were no tickets available for Friday's performance.
Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.
- We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
- müsait
Müsait bir tur rehberi var mı?
- Is there a tour guide available?
Belediye Başkanı şimdi müsait değil.
- The mayor is not available now.
- Kullanılabilir
Netflix artık Avrupa'da kullanılabilir.
- Netflix is now available in Europe.
Sözlük şimdi Android telefonlar için bir uygulama olarak kullanılabilir.
- The dictionary is now available as an app for Android phones.
- {s} var
Bu gece için mevcut bir oda var mı?
- Is there a room available for tonight?
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
- {s} geçerli
Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir.
- Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science.
Bu teklif beş gün için geçerlidir.
- This offer is available for five days.
- (Ticaret) mevcut olan
- {s} kullanışlı
- {s} işe yarar
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
- elde edilebilir
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
- (Ticaret) elde hazır bulunan
- kullanılır
- bulunan
- uygun
Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
- I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
Maalesef uygun değilim.
- I'm afraid I'm not available.
- müsait olmak
- yararlanılır
- elde
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
- (Kanun) emre amade
- boş (müsait)
- elverişli
- {s} eldeki
- görüşmeye uygun
- meşgul değil
- bulunabilir
- {s} hazır
Ayrıntılar hemen hazır değildi.
- Details weren't immediately available.
Koltuklar hazır oluncaya kadar bir süre beklemekten başka bir şey yapamayız.
- We can do nothing but wait for a while until the seats are available.
- olası
- kullanılabilen
- avail
- yaramak
- available formats
- (Bilgisayar) kullanılabilir biçimler
- available groups
- (Bilgisayar) kullanılabilen gruplar
- available groups
- (Bilgisayar) kullanılabilir gruplar
- available power
- kullanılır güç
- available time
- kullanılır süre
- available users
- (Bilgisayar) kullanılabilen kullanıcılar
- available capacity
- kullanılablllr kapasite
- available data
- mevcut veriler
- available heat
- kullanılabilir ısı
- available machine time
- kullanılabilir makine zamanı
- available power
- kullanılabilir güç
- available soil moisture
- elverişli toprak nemi
- available time
- kullanılabilir süre
- available water supply
- kullanılabilir su kaynağı
- available limit
- (Finans) açık limit(kredi kartı)
- available on request
- istek üzerine
- available to promise
- söz kullanılabilir
- available water
- kullanılabilir su
- available work
- mevcut iş
- available allocation units
- kullanılabilir yerleşim birimi
- available asset
- (Ticaret) kullanılabilir varlık
- available assets
- (Askeri) MEVCUT MALLAR: Hazır stok, iade stok ve dağıtıma hazır diğer ikmal kaynaklarından müteşekkil ordu malları
- available balance
- (Ticaret) mevcut bakiye
- available battery capacity
- (Televizyon) geçerli pil kapasitesi
- available buttons
- (Bilgisayar) kullanılabilir düğmeler
- available buttons
- (Bilgisayar) kullanılabilen düğmeler
- available bytes
- (Bilgisayar) kullanılabilir bayt
- available capacity
- kullanılabilir kapasite
- available cash
- (Ticaret) mevcut aktif
- available cash
- kullanılabilir nakit kredi
- available cash credit line
- kullanılabilir nakit kredi
- available choice
- kullanılabilir seçenek
- available cohesion
- kabul edilen kohezyon
- available context
- Kullanılabilir İçerik
- available controls
- (Bilgisayar) kullanılabilir denetimler
- available drivers
- (Bilgisayar) kullanılabilen sürücüler
- available energy
- kullanılabilir enerji
- available energy
- mevcut enerji
- available fax modems
- (Bilgisayar) kullanılabilen faks modemler
- available field capacity
- (Tarım) faydalı tarla kapasitesi
- available files
- (Bilgisayar) kullanılabilir dosyalar
- available fonts
- (Bilgisayar) kullanılabilir yazı tipleri
- available for reassignment
- (Askeri) yeniden tahsise hazır
- available for reassignment
- (Askeri) YENİDEN ATANMAYA HAZIR, YENİDEN TAHSİSE HAZIR
- available for reassignment
- (Askeri) yeniden atanmaya hazır
- available fund
- (Ticaret) hazır fon
- available head
- faydalı yükseklik
- available head
- yararlı yükseklik
- available headings
- (Bilgisayar) kullanılabilen üstbilgiler
- available heat
- etkili ısı
- available in
- -de mevcut olmak
- available in three colors
- üç renkte mevcuttur
- available memory
- Kullanılabilir Bellek
- available nurient
- (Coğrafya) kullanılabilir besin
- available nutrient
- (Jeoloji) kullanılabilir besin
- available nutrient
- (Jeoloji) elde edilebilir besin
- available payload
- (Askeri) yük kapasitesi
- available payload
- (Askeri) YÜK KAPASİTESİ: Ağırlık ve/veya hacim olarak ifade edilen, kullanıcının hizmetine verilmiş yolcu ve/veya yük kapasitesi
- available printers
- (Bilgisayar) kullanılabilen yazıcılar
- available queues
- (Bilgisayar) kullanılabilen kuyruklar
- available references
- (Bilgisayar) kullanılabilir başvurular
- available references
- (Bilgisayar) uygun başvurular
- available soil moisture
- (Tarım) faydalı nem
- available storage capacity
- yararlı biriktirme hacmi
- available storage capacity
- faydalı biriktirme hacmi
- available styles
- (Bilgisayar) kullanılabilecek biçemler
- available supply rate
- (Askeri) günlük cephane ikmal oranı
- available supply rate
- (Askeri) (AMMUNITION) MEVCUT CEPHANE İKMAL ORANI: Mevcut ikmal maddeleri ve tesisler göz önüne alınarak, belirli bir dönem için tahsis edilebilecek cephane tüketim oranı. Silahlardan atılan cephane çeşitleri için bu oran silah başına günlük atım olarak ifade edilir. Antitank mayınları, el bombaları, tahrip kalıpları v. s. gibi diğer cephane çeşitleri için bu oran her bir çeşit için belirli bir birim olarak ifade edilir. (Her bir ölçü birimi; kilo, pound, veya ton, metre, kısa, uzun vs. belirtilmelidir. )
- available supply rate
- (Askeri) mevcut ikmal miktarı
- available surplus
- (Ticaret) dağıtılmamış kar
- available tracks
- (Bilgisayar) kullanılabilen izler
- available types
- (Bilgisayar) kullanılabilen türler
- available water supply
- faydalanılan su
- available water supply
- sağlanmış su
- available working head
- kullanılabilir yararlı yük
- available working head
- kullanılabilir faydalı yük
- average available discharge
- ortalama faydalı akım
- availability
- kullanılabilirlik
- availability
- {i} geçerlilik
- availability
- mevcut olma
- avail
- faydası olmak
- avail
- {f} işe yaramak
- avail
- istifade etmek
- availability
- kullanılabilir
Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir.
- A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.
- availability
- (Bilgisayar) yararlanırlık
- availability
- kullanılırlık
- avail
- faydalı olmak
- avail
- faydalı
- avail
- (Ticaret) kazanç
- avail
- (Politika, Siyaset) yararı dokunmak
- avail
- yararlı olmak
- avail
- (Ticaret) kalan miktar
- availability
- (Denizbilim) sağlanırlık
- availability
- var olma
- availability
- (Denizbilim) yararlanılabilirlik
- availability
- kullanırlık
- availability
- (Askeri) ulaşılabilirlik
- availability
- işe yararlık
- availability
- (Ticaret) elde bulunma
- availability
- elde edilebilme
- availableness
- mevcut olma
- commercially available
- piyasada satılan
- if available
- varsa
- when you are available
- müsait olduğunda
- when you are available
- müsait olduğun zaman
- already available
- halihazırda mevcut olan
- avail
- sonuç
- avail
- yararlanmak
- avail
- kendisine yarar sağlamak
- avail
- kullanış
- avail
- {f} işe yara
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
O bütün çabalarını işe yaramaz buldu.
- He found all his efforts of no avail.
- availability
- elverişlilik
- availability
- mevcudiyet
- data available line
- veri hazır hattı
- made available to
- sağla
- make available
- bulunur hale getir
- make available to
- sağla
- maximum available gain
- elde edilebilir en büyük kazanç
- next available position counter
- ilk boş yer sayacı
- next available record counter
- ilk boş tutanak
- Availability
- bulunabilirlik
- authorized person is not available
- yetkili yok
- availability
- (Mühendislik) emreamadelik (mühendislik dilinde)
- availability
- bulunurluk
- availability
- uygunluk
- be available
- kullanılabilir
Yakında gazeteler kağıda basılmayacaklar. Onlar sadece internet üzerinden kullanılabilir olacak.
- Soon, newspapers won't be printed on paper. They'll only be available through the Internet.
- best available
- (Bilgisayar) kullanılabilen en iyisi
- lowest available rate
- mevcut en alt oran
- made available
- bulunur hale getir
- only free trial calls available
- sadece ücretsiz deneme aramaları yapılabilir
- profile not available for view
- profil, görüntülenmek için elverişli değil
- readily-available
- hazırda var
- widely available
- yaygın bir şekilde var olan
- all available
- (Askeri) TAM MEVCUTLA: Verilen bir hedef üzerine etkili atış yapabilecek bütün topçuların ateş etmesini sağlamaya yönelik bir komut veya talep. Not: NATO tanımı "bir komut" kelimesi yerine "bir talep" kelimesi ile başlamaktadır
- ammunition available supply rate
- (Askeri) MÜHİMMAT İKMAL ORANI, GÜNLÜK CEPHANE İKMAL NİSPETİ (ORD.): Silahlarla atılan mühimmat için, günde silah başına atım ile; toptan tahsis maddeleri için, günde, bu maddelerden teşkil veya birlik başına mevcut ikmal maddeleriyle karşılanabilen ölçü birimi ile ifade edilen mühimmat miktarı. Yalnız tümenler ile savaş istihkam ve topçu birliklerinin silahları için uygulanır. Tümen kuruluşu dışındaki hizmet destek birliklerinin silahları; normal durumlar bir muharebe görevinde kullanılmalarını zaruri kılmadıkça, bunun dışında kalır
- avail
- {i} yarar
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
Bu olumlu fırsattan yararlandım.
- I availed myself of this favorable opportunity.
- avail
- {f} yararı olmak
- avail
- of no avail beyhude
- avail
- yarar sağla
- avail
- boşuna
Biz sorunu birkaç kez tartıştık ama boşuna.
- We have discussed the problem several times but to no avail.
O boşuna çite tırmanmaya kalkıştı.
- He attempted to climb the fence to no avail.
- avail
- to avail oneself of yararlanmak
- avail
- {i} avantaj
- avail
- {i} kâr
Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
- The bus service won't be available until the snow has melted.
Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
- Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- avail
- ise yaramak
- avail
- {i} fayda
Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.
- He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- availability
- {i} geçerlik
- availability
- mevcudiyet/müsaitlik
- availability
- {i} bulunma
Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak.
- The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.
- availability
- {i} müsait olma
- availability
- (Nükleer Bilimler) elde edilebilirlik,kullanıma hazır bulunma
- availability
- hazır bulunma
- availably
- mevcut/müsait şekilde
- best available technology
- en iyi hazır teknoloji
- best available technology
- en iyi kullanılabilir teknoloji
- combat available aircraft
- (Askeri) MUHAREBEYE HAZIR UÇAK: Normal olarak tayin edilmiş görevini icra etmeye muktedir uçak. Ana silah sistemini faal vaziyette bulunduracaktır ancak yakıt doldurulması, silahlanması veya elde muharebeye hazır personel bulundurması gerekebilir
- commercially available equipment
- (Askeri) PİYASADAN ELDE EDİLEBİLİR TEÇHİZAT; PİYASADA MEVCUT TEÇHİZAT (HV.): Ticari kaynaklardan tedariki her an mümkün herhangi bir bilgi işlem teçhizatı marka veya modelini belirtir. Bu terim, mahallinde imal edilen tek üniteler halindeki teçhizat ile Hava Kuvvetleri özel şartnameleri karşılığı imal edilenlerden yukarıdakileri ayırt etmek için kullanılır
- gross space available for storage
- (Askeri) SAFİ DEPOLAMA SAHASI: Mal konmayan depolama sahası (non-storage space) hariç, gayri safi depolama sahası. Faydalanıldığı veya faydalanmak mümkün olduğu takdirde transit ambarı depolama sahasını (transit shedspace) da içine alır
- highly available
- (Turizm) yüksek erişimli
- is an all day tour available here
- tüm gün turu var mı
- is it available in a bigger size
- daha büyük boyu var mı
- k available
- K boş / kullanılabilir
- k bytes available
- K byte boş
- make available
- hazır bulundurmak
- mission, enemy, terrain and weather, troops available and civilian
- (Askeri) vazife, düşman, birlik, arazi ve hava durumu, sivil varlık üstüne değerlendirmeler
- no operation plan available or prepared
- (Askeri) mevcut veya hazır plan yok
- no translations available
- Çevirmen ok
- operating beds available
- (Askeri) AÇIK HASTA YATAĞI MEVCUDU: Bir sıhhi bakım tesisinde halen hastalara tahsis edilmemiş yatak mevcudu
- pets available
- (Bilgisayar) satılık evcil hayvanlar
- room service is available round the clock
- oda servisi saat başı vardır
- search time available; short ton; trackline pattern
- (Askeri) mevcut arama zamanı; kısa ton; merkez hat düzeni
- total available effort
- (Askeri) mevcut toplam gayret
- vessel arrival data, list of vessels available to marine safety offices and capt
- (Askeri) gemi varış bilgisi; deniz güvenlik ofislerinde mevcut gemi ve liman kaptanı listesi
- what sightseeing tours are available
- hangi geziler var