Tom kartları kesti ve dağıtmaya başladı.
- Tom cut the cards and started dealing.
Bu sorunla uğraşmaktan bıktım.
- I'm tired of dealing with this problem.
Bu tür bir problemle uğraşmaya alışkınım.
- I'm used to dealing with this kind of problem.
Bu sorunla ilgili yeni bir yaklaşıma acil bir ihtiyaç vardır.
- There is an urgent need for a new approach to dealing with this problem.
Bu sorunla uğraşmaktan bıktım.
- I'm tired of dealing with this problem.
Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.
- I love dealing with professionals.
İş ilişkilerim hakkında günlük kayıt tutarım.
- I keep a daily record of my business dealings.
Tom'un Mary ile hiç herhangi bir ilişkisi oldu mu?
- Did Tom ever have any dealings with Mary?
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
İş ilişkilerim hakkında günlük kayıt tutarım.
- I keep a daily record of my business dealings.
Onlar uyuşturucu kullanıcılarına ücretsiz şırıngalar ve iğneler dağıtmaya başlayacak.
- They will begin distributing free syringes and needles to drug users.