Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.
- They held her in high esteem as their benefactor.
O, elinde bir kalem tutuyor.
- He held a pen in his hands.
Birisi sorumlu tutulmak zorunda.
- Someone's got to be held accountable.
Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Please remain seated.
Herkes oturmuş kaldı.
- Everyone remained seated.