Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
- It is not my intent to hurt you in any way.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Lütfen beni dikkatlice dinle.
- Please listen to me attentively.
Tom nasıl dikkatlice dinleyeceğini biliyor.
- Tom knows how to listen attentively.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Tom dikkatle dinledi.
- Tom listened intently.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
- She watched the birds intently and joyfully.
Erkek çocukları dikkatle dinledi.
- The boys listened attentively.
Öğretmen açıklamamı dikkatle dinledi.
- The teacher listened attentively to my explanation.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Are you able to read the book attentively?
- Bist du dazu fähig, das Buch aufmerksam zu lesen?
He asks me to be attentive.
- Er bittet mich um Aufmerksamkeit.