Bir ölçüde Japonca konuşur.
- She speaks Japanese to some extent.
Bir ölçüde Psikoloji öğrenimi yaptım.
- I have studied Psychology to some extent.
Bir dereceye kadar ona güvenirim.
- I trust him to some extent.
Bir dereceye kadar seninle aynı fikirdeyim.
- To some extent I agree with you.
I agree with you to an extent.
Bir yere kadar bu problemi anlayabilirim.
- I can understand this problem to some extent.
Bir yere kadar seni anlayabilirim.
- I can understand you to some extent.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
- In a way, Susie seems like my mother.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.