Toplumsal tutumlar genellikle nesilleri değişime götürür.
- Social attitudes oftentimes take generations to change.
Böyle tutumlar toplumumuzda hoşgörülemez.
- Such attitudes cannot be tolerated in our society.
Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.
- He assumed an aggressive attitude toward me.
Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı.
- Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.
Onun düşmanca bir tutumu vardı.
- She had an unfriendly attitude.
Tom'un tutumunu değiştirmesi gerekiyor.
- Tom needs to change his attitude.
Onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
- I can't stand that nasty attitude of his any longer.
Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.
- Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened.
The airliner had to land with a nose-up attitude after the incident.
Don't give me your attitude..
The ballet dancer walked with a graceful attitude, .
... actions in many cases determine our attitudes ...