Uğraşacağım başka şeylerim var.
- I have other things to attend to.
Sesi dinlemek için hoş.
- Her voice is pleasant to listen to.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.
- Either you or I must attend the meeting.
Neden Japonya'ya gideceksin? Tokyo'da bir konferansa katılmak için.
- Why are you going to Japan? To attend a conference in Tokyo.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Sovyet Rusya'sında, radyo dinleyiciyi dinler!
- In Soviet Russia, radio listens to the listener!
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
O, öğretmene hiç kulak vermez.
- He never listens to the teacher.
Baylar bayanlar, görüşüme kulak vermenizi istiyorum.
- Ladies and gentlemen, I would like you to listen to my opinion.
Meşgul olmam gereken işlerim var.
- I have things to attend to.
Boş olsan da meşgul olsan da törene katılmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to attend the ceremony whether you are free or busy.
Radyo dinlemek hoşuma gidiyor.
- I like listening to the radio.
Radyo dinlemek ister misin?
- Do you want to listen to the radio?
Konuştum ama hiç kimse beni dinlemedi.
- I did speak, but no one listened to me.
Çocuklar masal dinlemeyi sever.
- The children love listening to stories.
I attended a one-room school next door to the palace and studied English, Xhosa, history and geography.