It's dangerous to play around the fire.
- Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.
Tom said that he needed to give Mary one more warning before he could fire her.
- Tom ateş etmeden önce Mary'ye bir uyarı daha vermesi gerektiğini söyledi.
The police officer fired a blank.
- Polis memuru kuru sıkı ateş etti.
Tom quickly reloaded his gun and fired.
- Tom çabucak silahını yeniden yükledi ve ateş etti.
Tom was reaching for his gun when Mary shot him.
- Mary ona ateş ettiğinde Tom silahına uzanıp almaya çalışıyordu.
Tom pulled out his gun and shot Mary.
- Tom silahını çekti ve Mary'ye ateş etti.
Wait. Don't shoot yet.
- Bekle. Henüz ateş etme.
The soldier disdained shooting an unarmed enemy.
- Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.
Be careful, this guy has a shooting license!
- Dikkatli ol, bu adamın ateş etme ruhsatı var!
This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?!
- Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!