ateş et

listen to the pronunciation of ateş et
Türkçe - İngilizce
{f} fire

It's dangerous to play around the fire. - Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.

The Spanish fired first. - İspanyol ilk olarak ateş etti.

{f} fired

The Spanish fired first. - İspanyol ilk olarak ateş etti.

I aimed at the tiger and fired, but missed him. - Kaplana nişan aldım ve ateş ettim fakat onu ıskaladım.

{f} gun

This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?! - Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!

Tom was reaching for his gun when Mary shot him. - Mary ona ateş ettiğinde Tom silahına uzanıp almaya çalışıyordu.

{f} shoot

I saw Tom shoot Mary. - Tom'un Mary'ye ateş ettiğini gördüm.

This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?! - Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!

{f} shooting

Be careful, this guy has a shooting license! - Dikkatli ol, bu adamın ateş etme ruhsatı var!

Tom started shooting. - Tom ateş etmeye başladı.

ateş et