ateşî

listen to the pronunciation of ateşî
Türkçe - İngilizce

ateşî teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

ateş
fever

They took him to the hospital for his fever. - Ateşi için onu hastaneye götürdüler.

The child's body felt feverish. - Çocuğun vücudu ateşlendi.

Ateş
(isim) Fire

Animals are afraid of fire. - Hayvanlar ateşten korkar.

Where there's smoke there's fire. - Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

ateşi
fire
ateşi canlandırmak
to simulate fire
ateşi olan
feverish
ateşi söndürmek
to extinguish the fire
ateşi başına vurmak
to explode with anger, blow one's top
ateşi düşmek
to have one's fever go down
ateşi düşürmek için ıslak bezle sarma
wet pack
ateşi karıştırmak
stoke
ateşi körüklemek
fan the flame
ateşi küllemek
bank up fire
ateşi olmak
to have a temperature
ateşi olmak
have a temperature
ateşi uyandırmak
to poke up a fire
ateşi yakmak
lay the fire
ateşi yakmak
make the fire
ateşi yakmak
light the fire
ateşi yükselmek
to have one's fever go up
ateşi çıkmak
to have one's fever go up
ateşi çıkmak
to get a temperature
ateş
fire; fever, temperature; ardour, zeal, fervour; gunfire, discharge; light
kamp ateşi
campfire

They sat at their campfires at night. - Gece kamp ateşinde oturdular.

Tom was singing with the children sitting around the campfire. - Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.

ateş
{i} temperature

I took my temperature every six hours. - Her altı saatte ateşimi ölçtüm.

A nurse took my temperature. - Bir hemşire ateşimi ölçtü.

ateş
light

Have you got a cigarette and a light? - Sigaran ve ateşin var mı?

Tom ran out of matches so he couldn't light the fire. - Tom tüm kibriti tüketti bu yüzden ateşi yakamadı.

ateş
fervor
ateş
shoot

Tom didn't shoot anybody. - Tom herhangi birine ateş etmedi.

Tom didn't have the guts to shoot Mary. - Tom'un Mary'ye ateş edecek cesareti yoktu.

ateş
shooting

The soldier disdained shooting an unarmed enemy. - Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.

Tom started shooting. - Tom ateş etmeye başladı.

ateş
element

The four basic elements are Earth, Air, Fire and Water. - Dört temel öge toprak, hava ateş ve sudur.

Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air. - Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.

cephe ateşi
(Askeri) frontal fire
deneme ateşi
(Askeri) trial fire
destek ateşi
(Askeri) support fire
dost ateşi
(Askeri) friendly fire
pusu ateşi
(Askeri) sniping
rift vadisi ateşi
(Tıp) rift valley fever
savunma ateşi
(Askeri) defensive fire
taciz ateşi
(Askeri) harrasing fire
tarama ateşi
(Askeri) sweeping fire
tesir ateşi
(Askeri) fire for effect
tevkif ateşi
(Askeri) final protective fire
top ateşi
gun fire
ateş
blaze
ateş
ardour
ateş
flame

The car turned over and burst into flames. - Araba devrildi ve ateş aldı.

A small spark often ignites a big flame. - Küçük bir kıvılcım sık sık büyük bir alevi ateşler.

ateş
glow

You could see the glow of the fire for miles. - Ateşin parıltısını millerce görebildiniz.

A bright fire was glowing in the old-fashioned Waterloo stove. - Eski moda Waterloo sobasında parlak bir ateş parlıyordu.

ateş
gunfire

The street fight was interrupted with a hail of gunfire. - Sokak kavgası, silah ateşi yağmuru ile kesildi.

They were exposed to the enemy's gunfire. - Düşmanın ateşine maruz bırakıldılar.

ateş
fervency
kırım kongo kanamalı ateşi
(Tıp, İlaç) Crimean-Congo hemorrhagic fever
Ateş
(Tıp) ignis
Ateş
(Diş Hekimliği) pyrexia fever
Rum ateşi
Greek fire
arama ateşi
searching fire
ateş
(Askeriye) Fire!
ateş
danger; catastrophe
ateş
blaze; heat
ateş
a light (for a cigarette)
ateş
gunfire; artillery fire
ateş
pyro
ateş
zeal, ardor, fervor, vehemence
ateş
fever, temperature
ateş
temperature; mettle
ateş
flush

Do you have a fever? You look flushed. - Ateşin var mı? Kızarmış görünüyorsun.

ateş
vivacity, exuberance
ateş
{i} heat

Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room. - John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.

Tom had a heated argument with Mary. - Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.

ateş
ardor
ateş
{i} discharge
ateş
pyrexia
ateş
{i} mettle
ateşi
turn something down low
aşırma ateşi
mil . overhead fire
baraj ateşi
barrage
baraj ateşi
mil . barrage
bataklık gazlarının ateşi
ignis fatuus
birlik ateşi
(Askeri) troop battery fire
borda ateşi
broadside
cehennem ateşi
hellfire

You will burn in hellfire. - Sen cehennem ateşinde yanacaksın.

darbe ateşi
(Askeri) fire for burst
darbe ateşi
(Askeri) interrupted fire
deniz kuvvetleri top ateşi
(Askeri) naval gun fire
deniz kuvvetleri top ateşi desteği
(Askeri) naval gunfire support
deniz kuvvetleri top ateşi irtibat subayı
(Askeri) naval gunfire liaison officer
destek ateşi
supporting fire
dost ateşi tehlikesi içeren bölge
(Askeri) friendly weapon danger area
düzeltme tanzim ateşi
(Askeri) registration fire
engelleme ateşi
barrage
grup ateşi
(Askeri) group firing
hava baraj ateşi
aerial barrage
himaye ateşi
mil . covering fire
imha ateşi
annihilation fire
imha ateşi
(Askeri) counterpreparation fire
imha ateşi
annihilating fire
imha ateşi
mil . annihilation fire, counterpreparation
işaret ateşi
beacon
işaret ateşi
balefire
kore hemorajik ateşi
(Tıp) korean hemorrhagic fever
makas ateşi
mil . crossfire
nokta ateşi
(Askeri) point fire
ocak ateşi
ingle
ocak ateşi
hearth fire
polimer buharı ateşi
(Tıp) polymer fume fever
sigara ateşi
glowing cigarette
sürgü ateşi
box barrage
sıra ateşi
(Askeri) troop battery fire
sıtma ateşi
ague
taciz ateşi
harassing fire
tarama ateşi
searching fire
tarama ateşi
enfilade
tarama ateşi ettirmek
enfilade
tecrit ateşi
(Askeri) interdiction fire
tesir ateşi sıra atışı; aleve karşı yardımcı vasıta
(Askeri) fire for effect; flame field expedients
tevkif ateşi hattı
(Askeri) final protective line
tifo ateşi
(Tıp) typhoid fever

She died of typhoid fever. - O tifo ateşinden öldü.

top ateşi
gunfire

I've been hearing gunfire in the distance. - Ben uzaktan top ateşi duyuyorum.

top ateşi
cannon shot
top ateşi
cannon fire; artillery fire, gunfire
top ateşi
drum fire
top ateşi
shellfire
uyarı ateşi
signal beacon
uçaksavar ateşi
ack ack
uçaksavar ateşi
prang
yan ateşi
enfilade
yaylım ateşi
volley, broadside, running fire
yaylım ateşi
volley, volley fire
yaylım ateşi
sheaf of fire
yaylım ateşi
barrage
yaylım ateşi
salvo
yaylım ateşi
round
yaylım ateşi
drum fire
yaylım ateşi
cross fire
yaylım ateşi açmak
fusillade
şenlik ateşi
feu de joie
şenlik ateşi
balefire
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Hiddetli, öfkeli
(Osmanlı Dönemi) Ateş renginde
(Osmanlı Dönemi) f. Hararetli, ateşli; dokunaklı
kırım-kongo kanamalı ateşi
(Tıp, İlaç) Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA veya Kırım-Kongo Hemorajik Ateş, KKHA) keneler (özellikle Hyalomma cinsi) yoluyla bulaşan, zoonotik enfeksiyona yol açan bir viral hastalıktır. Evcil ve vahşi hayvanların yani sıra insanlara da bulaşabilir. Özellikle Doğu ve Batı Afrika'da yaygın olan patojenik virüs Bunyaviridae ailesinin Nairovirüs grubuna bağlı bir RNA virüsüdür. Sendroma ilk kez 1944 yılında Batı Kırım'da rastlanmıştır. Afrika dışında Türkiye dahil birçok Asya ve Doğu Avrupa ülkesinde rastlanmıştır. Sendrom Türkiye'de ilk kez 2002 yılında ortaya çıkan epidemi sırasında tanımlanmıştır
kırım-kongo kanamalı ateşi
(Tıp, İlaç) Hemorajik Ateş (KKHA),keneler tarafından taşınan Nairovirüs isimli bir mikrobiyal etken tarafından neden olunan ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden hayvan kaynaklı bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) Hayvanın çevik, hareketli ve oynak olması
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) Yangın
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) Harb, savaş.Ateş unsuru, kâinatın bütün kısımlarını istilâ etmiş pek büyük bir unsurdur. Bir damar gibi kâinatın yaratılışından başlayarak her tarafa dalbudak salıp gelen şu şecere-i nâriyeye nazar-ı hikmetle dikkat edilirse, bu şecerenin başında, yani sonunda büyük bir meyvenin bulunduğu anlaşılır. Evet, toprağın iç
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) Gözyaşı
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) Hiddet, gazab, şiddet
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) Hastalık
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) Kızgınlık, hararet
ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) f. Odun vs. gibi maddelerin yanmasından hasıl olan hâl. Od, nâr
Ateş
od
Ateş
hov
Ateş
(Osmanlı Dönemi) SAM
Ateş
cız
Ateş
kor
Ateş
zer
Ateş
(Hukuk) NAR
GIRAJOVA ATEŞİ
(Osmanlı Dönemi) Tar: Eskiden kale müdafaalarında hücum edenlere karşı ve deniz savaşlarında düşman gemilerini tutuşturmak için kullanılan ve su ile sönmeyen bir cins ateş. Balmumu, kükürt, ispirto, kâfuru karmasından ibarettir. Bu ya doğrudan doğruya tutuşturulur veya buna batırılmış yuvarlak yün parçaları ateşlenerek atılırdı
Rum ateşi
Denizde veya karadaki savaşlarda Bizanslılarca kullanılan ve sürekli yanan ateş, grejuva
ateş
Kırmızı, alev renginde olan. Öfke, hırs, hınç: "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı."- T. Buğra
ateş
Evlat acısı bu ..."- H. R. Gürpınar
ateş
Tutuşmuş olan cisim
ateş
Büyük üzüntü, acı: "İçimin ateşi hiç küllenmedi
ateş
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od
ateş
Patlayıcı silahların atılması
ateş
Kırmızı, alev renginde olan
ateş
Coşkunluk
ateş
Vücut ısısı: "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi."- S. F. Abasıyanık
ateş
Coşkunluk: "Nejat Efendinin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu."- H. E. Adıvar
ateş
Öfke, hırs, hınç
ateş
Tehlike, felaket
ateş
Isıtma veya pişirme için kullanılan yer veya araç
ateş
Büyük üzüntü, acı
ateş
Seneler geçtikçe daha alevleniyor
ateş
Vücut ısısı
ateş
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
ateş
(Osmanlı Dönemi) nâr
bar ateşi
Yoğun yaylım ateşi
baraj ateşi
Yoğun yaylım ateşi
batarya ateşi
Bir bataryada bulunan topların hep birden ateş düzenine geçmesi
fındık ateşi
Nargilede tütünün üstüne ortalamasına konulan yuvarlak, küçük, yanar kömürler
imha ateşi
Bir savaşta düşman ordusunu yok etmek amacıyla karadan, havadan ve denizden açılan ateş
taciz ateşi
Hasmı tedirgin etmek için silâhla açılan ateş
tandır ateşi
Tandırda meşe odunundan yakılması ile oluşan dayanıklı ve etkili ateş
yaylım ateşi
bakınız: yaylım ateş
İngilizce - Türkçe

ateşî teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

akdeniz ateşi
(Tıp) mediteranean fever
ateşî