at the same time; simultaneously; together; at a time

listen to the pronunciation of at the same time; simultaneously; together; at a time
İngilizce - Türkçe

at the same time; simultaneously; together; at a time teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

at once
hemen

Bizim için sürpriz oldu, o hemen yeniden hayata döndü. - To our surprise, she revived at once.

Hemen yolculuğa hazırlan. - Get ready for the trip at once.

at once
derhal

Start derhal yapılmalı. - A start should be made at once.

Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım. - Having seen him in the picture, I recognized him at once.

at once
defaten
at once
anide

Aniden gökyüzü karardı ve yağmur başladı. - All at once the sky became dark and it started to rain.

Aniden bir feryat duydum. - All at once, I heard a cry.

at once
hemencecik
at once
ani olarak
at once
şıp diye
at once
aynı zamanda

Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın. - You can't do two things at once.

at once
akabinde
at once
bir defada

Kimse bir defada iki şeyi yapamaz. - Nobody can do two things at once.

Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim? - May I wash all my laundry at once?

at once
birden

Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden. - How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.

Hep birden koşmaya başladılar. - They began to run all at once.

at once
aniden

Aniden bir feryat duydum. - All at once, I heard a cry.

Aniden bir silah sesi duyduk. - All at once we heard a shot.

at once
aynı anda

İki şeyi aynı anda yapamam. - I can't do two things at once.

Aynı anda kaç tane iş yapabilirsin? - How many jobs can you do at once?

at once
birdenbire

Birdenbire, tiz bir çığlık duydum. - All at once, I heard a shrill cry.

Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü. - Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.

at once
hep bir ağızdan
İngilizce - İngilizce
at once

He tried to eat four cookies at once.

at the same time; simultaneously; together; at a time