Bizim için sürpriz oldu, o hemen yeniden hayata döndü.
- To our surprise, she revived at once.
Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Start derhal yapılmalı.
- A start should be made at once.
Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.
- Having seen him in the picture, I recognized him at once.
Aniden gökyüzü karardı ve yağmur başladı.
- All at once the sky became dark and it started to rain.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
Hep birden koşmaya başladılar.
- They began to run all at once.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
İki şeyi aynı anda yapamam.
- I can't do two things at once.
Aynı anda kaç tane iş yapabilirsin?
- How many jobs can you do at once?
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
He tried to eat four cookies at once.