Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti.
- Well, OK, Willie finally agreed.
Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.
- We finally have you where we want you.
Tom en sonunda Meryem'e sırrı vermeyi kabul etti.
- Tom finally agreed to let Mary in on the secret.
Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı.
- Tom and Mary were finally completely alone.
Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı.
- Tom finally got a text from Mary.
Eczane yolun sonunda.
- The drugstore is at the end of this road.
O geçen ayın sonunda Paris'e gitti.
- She left for Paris at the end of last month.
Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
- The lioness finally gave chase to the gazelle.
O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
- He finally became the president of IBM.
Son olarak, delegeler oy kullandı.
- Finally, the delegates voted.
Son olarak, on iki puan Estonya'ya!
- And finally, twelve points to Estonia!
The contest was long, but the Romans finally conquered.